Albert Pike'ı duydunuz mu hiç kaynatasızlar? Özet geçeyim bu adamı, 19. yüzyılda yaşamış koyu luciferian ve 33. derece bir masondur, ırkçı ve masonik örgüt Ku Klux Klan'ın kurucusudur. Illuminati'nin, şu an dahi söz sahibi olabilen bir lideridir. Herif öldü gitti, leşini kurtlar kemirdi ama fikirleri kaldı. Üç Dünya Savaşının senaryosunu da, daha 1870'lü yıllarda Albert Pike yazdı. Bu arkadaşın önderliğinde savaşın taraflarının kimler olacağından, kimlerin kazanacağına kadar, her detayı önceden belirlediler. Fakat savaşı hangi taraf kaybederse kaybetsin, hangi ülke kârlı ya da zararlı çıkarsa çıksın, savaşlardan tek galip çıkan Illuminati, yani yahudi bankerler olacaktı.
Kapitalizmin dini, milleti ya da vatanı olmaz. Her şey kapitalizm içindir, komünizm bile. Karl Marx'ı, Capital'i yazması için finanse edenler, yahudi bankerlerin ta kendileriydi. Zira onlara her anlamda "çatışma" doğuracak bir antitez gerekliydi ve bu da komünizm olacaktı. Komünizmin Rusya'da pörtleyecek olmasının kararı dahi uzun yıllar önce alınmıştı. Alman masonları tarafından finanse edilen Lenin vasıtasıyla.güçlü, dünyayı yer yer etkisi altına alabilecek ve kapitalizme kafa tutabilecek komünist bir Sovyet Devleti, her açıdan işlerine gelirdi.
Yıllarca komünist Sovyet balonu ile suni bir tez-antitez çatışması yaşadı dünya, ne soğuk savaşları bitti Abd ile ne Ay'a ilk astronotu gönderme yarışları... Her konuda sidik yarıştırdı denyolar. Ve şimdi o rolü komünist Çin'e verecekler. Abd'nin arası şu an çoook iyi Çin'le, zira ekmeklerine o kadar iyi yağ sürüyorlar ki. Kapitalizmin çatışma yaşayacağı bir rakibi olmazsa sentez nasıl oluşturulabilir zaten? Hayalledikleri sentez ise Yeni Dünya Düzeni.
Özetle size şunu tekrar edeyim; bu adamların devletleri yok, vatanları yok, dinleri ve milletleri hiç yok. Bu adamlar geleceği görmüyorlar, sadece geleceği yazıyorlar ve adım adım gerçekleştiriyorlar. Bu 10-15 civarı yahudi kökenli banker ailesi, ekonomik anlamda birbirlerine rakipler fakat aynı zamanda bir birlikler. Amaçlarına ulaşmak için yoğun bir gizlilik altında yıllardan beri planlı ve örgütlü hareket ediyorlar, birbirlerinin alanlarına sızmamaya çalışıyorlar bu sebeple. Yerel bir örnek vereyim size, Özdemir Sabancı cinayetini hatırlıyor musunuz? Başka ünlü ve köklü bir ailenin bölgesine karıştığı, yani oyunun kuralını bozduğu için öldürülmüş olabilir mi Özdemir Sabancı? Kim bilir...
Amaçlarına ulaşmak adına ise, kullanacakları insanları sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bir güzel örgütlerler, tabi bu kullanılan insanlar aslında kime hizmet ettiklerinin farkında değillerdir. Mesela şu ders kitaplarından aşina olduğunuz 1. Dünya Savaşı'nın görünürdeki ve tetikleyici sebebi dahi masonik kökenli milliyetçi Sırp localarının bir faaliyetidir. Avusturya-Macaristan veliahtını öldüren Sırp milliyetçisi genç bir mason locası üyesidir. O cinayetten sonra da domino taşı etkisiyle ülkeler birbirlerine savaş açar ve 1. Dünya Savaşı başlar. Hatta o kadar uzağa gitmeyelim, 30-40 yıl önce uyduruk sağ-sol ideolojileri yüzünden birbirini öldürmedi mi insanlar bu ülkede? Hepsinin amacı iyi bir şeyler yapmaktı belki de, fakat yaptıklarının bizden başka herkese iyiliği dokundu malesef.
Bugünlerde gerçekleşen Arap devrimlerini finanse edenler de yine kapitalist yahudi bankerlerdir. Durup dururken bu Arapların içine Che Guevera mı kaçtı, noldu da hepsi teker teker devrimci kesildi la?
Bakın Google'a "kefaya" yazın. Kefaya "yeter" demektir, ve ABD'nin oyunu olan, son yılların popüler bir internet sitesidir. Şu adreste ikâmet eder: http://www.harakamasria.org/
2007'de, ABD'nin elemanları tarafından kuruldu bu site. Mısır devriminin ilk kıvılcımları bu internet sitesinde oluştu, halk burada bilinçlendi. Bunu biliyor muydunuz? Bir internet sitesi nelere kadirmiş, yaa. Bu kefaya zımbırtısı sadece bir örnekti, tek bu değil tabi.
Aslında bizde de var böyle bir oluşum yıllardır; Taraf Gazetesi. Ayık olun, akıllı olun canlar, prim vermeyin bunlara.
Amaçları gerçekleşene kadar kullandıkları insanlara ise, kafa güzelken beraber yatılmış fakat ertesi gün ilk iş siktir çekilecek çirkin kız muamelesi yaparlar. İşlerine yaradıkları sürece destekte bulunurlar bu halklara... İsrail ve Abd yapımı silahlarla Türk ordusuna ateş açan PKK ve dünyanın onlarca ülkesine sözde Ermeni soykırımını tanıtmış olan Ermeni lobisi... Sizler tekerrürden ibaret olan tarihin aşırı vasat, aşırı sıradan örneklerisiniz. Tek kullanımlık diş macunusunuz bugün desteğini aldığınız güçler için. Ah bir görebilseniz...
1. Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin bir numaralı finansörü Rothschild'di. E İngiltere'nin bir numaralı müttefiği Rusya'daki Kızıl Devrim'i düzenleyen ve Rusya'nın savaştan çekilmesine sebep olan da Rothschild'di. Hatta İngiltere'nin 1 numaralı düşmanı Almanya'nın da finansörü yine Rothschild'di.
Bu adamlar sadece yazdıkları senaryoyu oynatırlar, oynatırken de kukla hükümetleri kullanırlar.
Onlar hiçbir zaman hiçbir ülkenin yararına çalışmazlar, sadece kaz gelecek yerden tavuğu esirgemezler. Verdikleri finansal destekten çok daha fazlasını kazanıyorlar savaş esnasında ve sonrasında. İşbirliği yaptığı hükümetler arasında sadece karşılıklı çıkar söz konusudur, kendi çıkarları olmadığı sürece Rothschild denen adam kimseyi davası uğruna desteklemez, kara kaşına kara gözüne para yağdırmaz.
İnsanlar ölür, salgın hastalıklar başgösterir ve hastaneler dolar, şehirler yıkılır ve yeniden inşa edilir, ülkeler parçalanır ve haritalar yeniden oluşturulur...Tüm bunlar onlara müthiş paralar getirir.
3. Dünya Savaşı'nın tarafları da çoktan belli; İslam ülkeleri ve siyonizm arasında olacak bu savaş. İki tarafı da istedikleri gibi kontrol edip, yazdıkları senaryoyu hayata geçirecekler. Bunun için çalışıyorlar yıllardır, ve bu sene iyice hız verdiler faaliyetlerine.
Peki 3. Dünya Savaşı'nda nasıl hakim olacaklar iki tarafa da? Siyonist tarafı anladık da, İslam ülkelerine de mi onlar hakim olacak? Evet. Bak şimdi nasıl olacaklar, oluyorlar, ve hatta olmuşilar.
Türkiye: Akp + Fethullah Gülen (ordu bile artık nurcu kaynıyor, gelecem bu konuya)
Irak: Talabani'yi getirdiler başa.
Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Suriye ve diğer Arap ülkeleri: Sözde "halk" devrimleri sonucu diktatörleri yık, sırayla istediğini başa geçir. Şu an bunu yapıyorlar teker teker.
Suudi Arabistan: Daimi etkisiz eleman.
İran: İşte buna dikkat.
Şimdi 3. Dünya Savaşı'nda bu yukarıdaki ülkeler bir takım oluşturacak demiyorum, o dağılım nasıl olur bilemem orasını. Zaten böyle olmaz ki olum, biz çok güçsüz olduk bari Çin bizden olsun anasını satayım ehehe. Fakat olası bir savaşta bu ülkeler önemli rol oynayacak, bu nedenle kukla hükümetlerce yönetiliyor birçoğu. Teker teker bi inceleyelim şu ülkeleri bakalım.
Talabani denen adamı kimlerin Irak'ın başına getirdiği aşikâr. Suudi Arabistan zaten petrol fiyatlarıyla oynayıp 79 yılındaki gibi bir kriz yaratmadığı sürece muhabbette ismi bile geçmez, petrolleri olduğu sürece ve ABD ile yürüttüğü bu omurgasız ilişkisini koruduğu sürece bi bok olmaz onlara.
Şu belli başlı Arap ülkelerindeki isyanlara ve devrimlere gelince...
"Demokrasi kitlelerin afyonudur". Marx da daşşağımı yesin benim, bu sözün doğrusu budur.
Diktatörlüğün bazen demokrasiden daha adaletli olabileceğini söylesem, şimdi DTP milletvekili gibi ezberden saydıracaksınız bana "demokrasi eşitlik hak özgürlük barış diyalog süreç uzlaşma lilililililili" diye. Dur bak açıklayayım demokrasinin kimlerin işine geldiğini, kimler tarafından kullanıldığını.
4 adımda demokrasi:
- Petrol sahibi Arap ülkelerine, derdi tasası bitmeyen diktatörler yerine daha uysal kuklalar atanmalı.
- Sivil toplum kuruluşlarıyla bu ülkelerin halklarını içerden, gizlice örgütle. Gerekirse büyük paralar yağdır oralara, meyvesini sonra toplayacaksın nasılsa.
- Halk devirsin bu liderleri, sen de NATO ile gerekli müdahaleleri yap, demokrasi getir bu topraklara. İnsanlar da devrim yaptık diye sevinsinler, iki halay çeksinler, bi bok başardıklarını sansınlar.
- Devrilen diktatörlerin yerine, "seçimle" kendi adamlarını yerleştir. Ülkenin sahibi ol.
Ne uğraşacan olum diktatörlerle, babasıyla ayrı uğraş, sonra onun yerine geçen oğluyla ayrı uğraş. En temizi demokrasi abicim. Şak diye başa geçirebiliyosun istediğin adamı, oh.
Hiç kıllanmıyo musunuz olum tüm Arap ülkelerinde teker teker isyan çıkmasına? Birbirlerinden görüp "bak onlar yaptı, biz de yapabiliriz" diye gaza geliyolar teker teker öyle mi? He tamam.
Gerçi oradaki halk için değişen bir bok olmayacak. Seni ha Kaddafi sömürmüş, ha emperyalist güçler sömürmüş, ne bok değişti?
Amerika'nın ne Irak'a, ne de Afganistan'a girmesi tesadüf değildi. Bu ülkelerin hepsi, UNOCAL'ın yürüttüğü petrol boru hattının geçiş güzergâhındadır. Gürcistan da bu güzergâhta ve Arap ülkelerindeki gibi bir iç isyan veya devrim haberi gelirse Gürcistan'dan şaşırmayın.
Dünya petrol rezervlerinin %57'si Arap ülkelerinde. Nerede petrolü olan bir Arap ülkesi, orada ya ABD, ya Nato... İkisinin de bi farkı yok zaten. Ve ABD tek başına, dünyadaki petrolün %26'sını tüketiyor. Üstelik ABD'nin nüfusu toplam dünya nüfusunun %4.5'i civarında. İşte buna kapitalizm diyoruz, onlarca insan, sadece bir insan için sömürülür, savaşlar görür ve hayatını kaybeder. Dünya nüfusunun çok büyük çoğunluğu, çok çok az bir kısmının cebini doldurur.
Türkiye'ye geçmeden önce İran'a ve bazı yönlerden ona çok benzettiğim Çin'e bakalım biraz. İran bölgede nükleer silahları ile ciddi bir güç haline geldi ve İran'ı böyle güçlendirenler ile Çin'i şaha kaldıranlar aynı kişiler. Tez + Anitez = Sentez diyoduk dimi? Nasıl ki zamanında kapitalizme ciddi bir rakip gerektiği için kendi elleriyle komünizmi yarattılarsa, aynı şekilde bu bölgede kendilerine ciddi bir "antitez" lazımdı. E işte al sana İran ve Çin.
Mesela ne zamandan beri "Çin süper güç olacak" geyiği dönüyor? 7-8 senedir? O kadar yoktur bile.
N'oldu peki birden de bu Çin böyle palazlandı?
Yıllardan 2002... Hatırlayın SARS diye bir bok çıkıyor ortalığa. Neymiş "çağımızın vebası" olacakmış, çok tehlikeli bir virüsmüş, dikkat etmeliymişiz. Ee n'oldu hani? Hani la SARS? Yıllardır bir muhabbette ismi bile geçmiş değil la, bu nasıl iş? Valla Galatasaraylı bikaç kişi Mustafa SARP yüzünden kanser oldu bu sene, ama onun da sizinle alakası yok, isim benzerliği.
Bu SARS denilen bok, Çin'in biyolojik silahıydı. Çin'deki arsa fiyatlarını düşürmek için, deneme amaçlı kullandılar bunu. Ertesi sene 2003 yılında, bekledikleri kriz gerçekleşen batılı şirketler akın akın yerleştiler bu arsalara, fabrikalar, tesisler kurdular. Buna ek olarak UNOCAL boru hattı Pakistan'a ulaştı, vanalarını açtı. Ve al sana taş gibi ekonomisi olan komünist bir devlet; Çin.
Zaten böyle uyduruk hastalıklar bana hiç doğal gelmez, altında kesin insan eliyle yapılmış bir boklar çıkar bunların. Kuş gribiymiş, domuz gribiymiş, sktirin gidin ya. Tüm hayvanlar alemini sayacaksak bunun daha sırada gergedanı zürafası var, onların da mı gribi olacak lan?
Neyse gelelim kendi elleriyle oluşturdukları bir diğer düşmanlarına. İran'ın nükleer enerji tarihçesine bi göz atalım, komediye bakın şimdi, vikipedi'de bile yazar bunlar:
1950: ABD'nin öncülüğünde, batılı hükümetlerin de desteğiyle "BARIŞ için atom" kampanyası adı altında İran Nükleer Programı ülkeye getirildi ve başlatıldı. Amaç sevgili İran kalkınsın, gelişsin, çünkü bilirsiniz ABD çok hayırseverdir (!).
1979: Şah aşırı zengin, halk aşırı fakirdir. Beklenen olur ve İslam devrimi gerçekleşir. İran ile ABD bir anda can düşmanı olur. Bu tarihten sonra ABD ve batılı hükümetler der ki: "İran bu nükleer programa nükleer enerji değil, nükleer silah üretmek için başladı. Biz buna karşıyız."
La olum bu programı başlatan sensin? Yıllarca destekleyen sensin? Ne diyosun olum?
Hadi onu da geçtim, savaşların ve gerginliklerin bir an eksik olmadığı Ortadoğu'da bir ülkeye nükleer enerji getireceksin, sonra da diyeceksin ki "aaa nükleer silah üretiyolar, ama biz enerji üretin demiştik yeeaa".
La olum, ya ne olacağıdı la? Uranyumu olan bir ülkenin nükleer silah yapmaması için ancak Türkiye olması gerekir. Mesela bizde de hayvan gibi bor rezervi var ama milletin roket yakıtı yaptığı madenden biz gidip borcam yaparız. Bize özgü bir durum o. İran'a verirsen nükleeri, adamlar da silahın kralını yapar tabi.
Yani yavrum anlayacağın, Ortadoğu'da ve o coğrafya yakınındaki hiçbir olay tesadüf eseri olmuyor son yıllarda. Hepsi müthiş senaryonun parçaları. Şimdi Sovyetler'in Karadeniz'e kıyısı olan tek toprağı Gürcistan ve Gürcistan'ın da petrol hattı üzerinde bulunduğunu söylemiştim. Türkiye'ye geçmeden önce Gürcistan'dan bahsetmek istiyorum sevgili kaynatasızlar.
Devlet başkanının istifa etmesi için Gürcistan'da 25 Mayıs'ta ayaklanma çıkmış.
Ehehe. Bak sen şu işe.
Bakın şu Lady Gaga'lı yazı dizisinde medya deşifresini bırakacağımı söylemiştim fakat çok ilginç bir klibi var Beyonce'nin. Ben bu blogda genelde "gelecekte sahte UFO saldırısı olabilir" ya da "3. Dünya Savaşı" gibi gerçekleşmesi oldukça muhtemel belli başlı konular dışında geleceğe yönelik kehanette bulunmuyorum, sevmem öyle işleri. Fakat bunu da paylaşmazsam çatlarım heralde mına koyim.
Şarkının adı "Who Run the World?" (Dünyayı kim yönetiyor?). Bu hesapta feminist bir şarkı, hani "dünyayı kadınlar yönetiyo ehehe biz kadınız mehehe" izlenimi var şarkıda. Fakat sözlerden "girls" (kızlar) kelimesini çıkarın, ve klipten şu görüntülere bakın. Artı olarak klibin gösterim tarihi 18 Mayıs. Yani Gürcistan'daki olaylardan 1 hafta önce.
|
Arkadaki tabelada Tbilisi (Tiflis) yazıyor. Gürcistan'ın başkenti. |
|
Beyonce klibinde Gürcistan ne alaka? |
|
Revolution (DEVRİM) yazızı. |
|
Arabanın kapısında Pentagon (beşgen) ve soldaki duvarlarda da beşgen içinde komünizm sembolleri var. Ve arabayla beraber gelen joplu abiler, Pentagon'a bağlı polisler olabilir mi ki acaba? |
|
Göremeyen sığırlar için Flash Tv haberciliği. |
|
Tüm klip boyunca komünizm afişleri var bu duvarlarda. |
|
Komünizm bayrakları. |
Şimdi parçaları birleştirelim.
- 18 Mayıs'ta bu klip gösterime giriyor. 25 Mayıs'ta Gürcistan isyanlarla karışmaya başlıyor.
- Birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinde isyanlar var 4-5 aydır.
- Gürcistan doğalgaz ve petrol boru hattı trafiği açısından önemli bir konumda.
- Beyonce gibi Amerikalı bir hatunun, milyon dolarlık klibinde "Gürcistan'ın başkenti, devrim, komünizm" temaları var. Ve bu şarkının konusu hesapta feminizm!!
- Şarkının sözlerinden bazıları "Who run the world? We run this motha. My inspiration can build a nation". Meali: "Dünyayı kim yönetiyor? Biz yönetiriz bu boku. Benim inancım bir devlet inşa edebilir."
Yaa... Bu şarkının ve klibin olayı feminizm değil arkadaşım. Anlayana mesaj var, hem de çok ağır bir mesaj.
Şimdi bu son anlattığım klip mevzu komplo teorisiydi, ama biraz gerçekçi bir teoriydi sanki. Öyle olmasa sizinle paylaşmazdım zaten. Neyse bu olayı burada kapatıp ana konuya dönüyorum. Ama eğer fake atmıyorlarsa, bir kulağınız Gürcistan'da olsun bugünlerde.
Evet, pek çok ülke gördük, pek çok ülke tanıdık. Artık yavaştan Türkiye'ye yönelelim, bakalım siyonizm ne derece etkili olmuş bu ülkede, bakalım bizi kimler yönetiyor... Gelin az sohbet edelim, evladım bırak kalemi kağıdı yaslan arkana. Ama iyi dinle bak, buralar da önemli.
Ahmet Taner Kışlalı'nın 1996 yılında kaleme aldığı "ABD Atatürk'e Niçin Karşı?" adlı yazısından bazı kesitler verecem. Boş bir vaktinizde Google'dan aratıp bu yazının tamamını okuyun, üşenmeyin çok kısa zaten.
"...Ilımlı İslam" ile bütünleşmiş, yarı çağdaş bir Türkiye, ABD çıkarlarına daha uygundur!
...Türkiye'nin Kürtlere özerklik vermesi giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası ise, komşu devletlerin de parçalanması ile, "bağımsız" bir Kürt devletinin oluşturulmasıdır. Her zaman ABD'ye muhtaç böyle bir devlet... Amerikan çıkarları için en iyi çözümdür. Ama bu formülün uygulanabilmesi için ilk koşul, Türkiye'de Atatürk'ün ve ilkelerinin yıkılmasıdır!
...Yeni dünya düzeninde, uluslararası sermayenin karşısında kalan tek engel "ulusal devlet"tir. Türkiye'de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise bir gerçektir!", Ahmet Taner Kışlalı - Haziran 1996
Şimdi bi bakalım;
Ilımlı İslam: 9 yıldır Türkiye'de.
Komşu Irak: 8 yıl önce parçalandı.
Bunları 15 sene önce söyleyen Ahmet Taner Kışlalı: 12 sene önce suikaste kurban gitti.
Dikkatinizi çekti di mi, adam bunları tam 15 sene önce söylüyor, ve söyledikleri de malesef birer birer doğru çıkıyor. O yıllarda "yeni dünya düzeni"nin amaçlarını bu kadar yakından biliyor olmak ve bunları paylaşıyor olmak, bedeli olan bir şeymiş di mi? Kemalist bir yazar olduğu için dincilerin öldürdüğünü mü sanıyorsunuz Ahmet Taner Kışlalı'yı? Hrant Dink'i gerçekten koyu milliyetçilerin öldürdüğünü mü düşünüyorsunuz? Peki Uğur Mumcu? Onu da mı koyu dinciler öldürdü? Sktirin...
Aziz Nesin'in bir sözü var, "bu halkın %60'ı salaktır" değil mına koyim, Aziz Nesin'in bundan başka lafını bilmeyen tırto Facebook gençliği, iyi kulak verin şimdi: "Geçmişte Atatürk'ü eleştirmiş olmaktan dolayı şimdi utanıyorum. Her geçen gün gözümde küçüleceğine, tersine daha da büyüyor."
Aynen lan. Ben bunu çok kısa bir süre için de olsa yaptım. Dinime olan önyargılarımı kırdıktan sonra salak gibi hemen Atatürk'ün arkasında bir şeyler aramaya başladım, hep ona şüpheyle yaklaştım. "Bize bu kadar iyi gösteriliyorsa kesin altında bir şeyler vardır bu işin" diye düşündüm. Ama yok... Yüzeysel bilgilerini bırakınca bunu da görüyorsun ki yok... Atatürk'ün hata olarak gördüğün bir faaliyetini bile iyice araştırıp değerlendiğinde, görüyorsun ki adam her şeyi daha o yıllarda en ufak noktasına kadar tartıp biçmiş, ona göre kararlar almış... Atatürk'ün yaptıklarında art niyet yok, idealizm var. Hatası neydi? Kendi dehasına aşırı güvenip, sadece kendi ideallerini getirmesi oldu belki de. He yararı mı oldu zararı mı? Kesinlikle yararı zararından çok oldu. Her açıdan, din dahil... Neyse Atatürk konusunu uzun uzun yazmıştım zaten, konuya dönüyorum.
Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu ve Hrant Dink'in suikaste kurban gitmeleri dışındaki en büyük ortak özelliği nedir sizce? Şahsi fikrimi söyleyeyim, üçü de kendi savundukları fikirleri eleştirebilen adamlardı. Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı yeri gelince lafını esirgemeden kemalizmi de eleştirirdi. Sırf Ermeni olduğu için bazı kitleler tarafından "hain" olduğu zannedilen Hrant Dink de yeri geliyordu çatır çatır "katliam ya da soykırım olması neyi değiştirir, Ermenistan diasporası bıraksın artık Türklerin peşini." diyebiliyordu, tam bir dava adamıydı o da.
Üçü de körü körüne taraf tutmayan, fanatiklik yapmayan, "gerçek" aydınlardı. Memesini açıp uzaklara bakan poz verince sanat yaptığını zanneden Pelin Batu mu aydın olacaktı lan? Bu adamlar tehlikeli adamlardı, zira bir kalıba sığmıyor, olaylara dışarıdan biriymiş gibi bakabiliyorlardı. Ve en önemlisi cesurlardı, fikirlerini korkmadan paylaşabiliyor, kitleleri haddinden fazla doğru bir şekilde uyarmaya çalışıyorlardı. En basitinden, gördünüz Ahmet Taner Kışlalı'nın az önceki yazısını... Sevilmez böyle şeyler bizim ülkemizde, o hamurda bi Nihat Genç kaldı şimdilerde (gerçi o da ulusalcılığa kaydı biraz).
Peki Ahmet Taner Kışlalı'yı ne sıklıkta görüyor ya da duyuyorsunuz haberlerde? Senede bir kez? O da belki denk gelirseniz ölüm yıl dönümünde... Uğur Mumcu? Onu çoktan unuttuk bile, vefatının yıl dönümünde ana haberlerin son 30 saniyesine Uğur Mumcu resmi koy, arkasına da "yiğidim aslanım burda yatıyor" şarkısını daya, tamamdır bitti hadi... Ama Hrant Dink? Aylarca, yıllarca gündemden düşmedi, birileri hala ısrarla onun üstünden oynuyor.
Dur dur dur, gördüm ağzını "IIIııırrr" şekli aldı, o "ırkçı" diyen ağzına sıçarım senin. Esas ırkçılık, suikaste uğrayarak vefat etmiş biri üzerinden, sırf Ermeni olmasından dolayı prim yapmaya çalışmaktır. Ben demiyorum ki Hrant Dink konuşulmasın, elbette konuşulacak. Fakat ben eşitlik istiyorum. İstiyorum ki bu ülke diğer faili meçhul cinayetleri de unutmasın. Uğur Mumcu'yu unutmasın, Muammer Aksoy'u unutmasın, Taner Kışlalı'yı unutmasın. Ama yok, onlar unutturulur bu insanlara. İşlerine gelmez çünkü hatırlanmaları. İşlerine geliyor olsa suikaste uğramazdı bu insanlar di mi? Katledilmiş bir insanın "Ermeni" olmasını fırsat bilip bunu kullananlar da, en az Ogün Samast'la Türk bayrağı önünde fotoğraf çektiren vicdansızlar kadar faşisttir.
Yapmacık hümanistler, zorlama beyaz Türkler sizi.
Ve bu insanların hiçbirini de "dinci" diye tabir edilen kişiler öldürmedi. Türkiye yakın tarihindeki en popüler suikast örtbas etme yöntemidir bu, katledilen kişi Atatürkçüyse "dinciler yaptı" de gitsin, olay unutuluna kadar dinciler yaptı diye bilinsin. Gerçi artık sırf Türkiye'de de böyle değil bu durum. ABD'nin İkiz Kulelerine sözde terör saldırısı yapıldıysa "Ladin yaptı, İslami terör yaptı" diye yaftala gitsin. Hatta bu saldırıyı sırf İslami terör diye hayali bir düşman yaratmak için düzenlediler, sırf bu blog'u okuduysanız bile bu boku biliyorsunuzdur zaten.
Ladin dedikleri, sözde "El-Kaide İslami (?) Terör Örgütü" lideri var ya... Kim biliyor musun? Kahve muhabbeti çevirmeyecem. Al bak, wikipedia'da bile yazıyor anlatacağım şey;http://en.wikipedia.org/wiki/Arbusto_Energy, Arbusto adlı petrol firmasının kurucusu George W. Bush'tur. Bu petrol firmasının ilk yatırımcısı ise Salem Bin Ladin'dir. Yani Osama Bin Ladin'in kardeşi... Bush ve Ladin ailelerinin "dost" olduğunu duymuş muydunuz? Ya da duyduysaız da ciddiye mi almamıştınız? İyi, şimdi hem duyun, hem ciddiye alın.
"İslamcı", "dinci" diye adını kötüye çıkardıkları "şerefsiz"lerin İslam ile alakası yok taşağını yediklerim, yok, valla da billa da yok. Zaten masuma zulmeden bir adam ne kadar müslüman olabilir lan? İslam namaz kılıp, ramazan ayında aç kalmak değil ki. Neyse sktir et şimdi Osama'yı, konumuz Türkiye'ydi.
Bak yobaz dincilerin Allah bin türlü belasını versin, o ayrı konu, ama bu adamların "cürmü" nedir Allah aşkına? Cami avlusunda komando eğitimi mi veriliyo bunlara da bu kadar organize suikastleri arkasında hiçbir iz bırakmadan yapabiliyorlar?
Hrant Dink diyordu ya Ermenilere (hatırımda kalan şekliyle); "Artık bırakın boş tartışmaların peşini, Türk'ü bırakın, kendi sorunlarınızla ilgilenin".
Hrant Dink bunu Ermenilere söyleyince nasıl da hoşuna gidiyo di mi? "Adam çözmüş olayı yeeaa" diyosun di mi? Al bak, Michael Dink de şöyle diyor sana o zaman: Arkadaşım sen de Müslümanı bırak. Mesele o değil, yanlış adamın peşindesin.
Türkiye Cumhuriyeti, 2 Kuran kursu açıldı diye İran olmaz. İrtica denen şey Türkiye'ye gelemez. Bunu biliyor olmasalar başımıza koyu dinci birilerini musallat ederlerdi, ama en fazla "ılımlı İslam" olanını ve ABD sözü dinleyenini musallat edebiliyorlar
Şu suni irtica korkusu yüzünden İslam'dan ne kadar uzaklaştırıldığımızın farkındasınız di mi? Bi tek benim dikkatimi çekiyor olamaz bu mına koyim heralde?
Türbanmış, la girsin kız okuluna, bırak ne zararı var la bana? Sana ne zararı var? La yemişim siyasi sembolünü, direnme artık şuna bırak girsin. Muhalefet olacam diye asi ergen gibi her şeye kolpa direniş göster, aferin oğlum, good boy. Gel bütün oltalara, hiçbirini kaçırma, enerjini boş polemiklere girerek harca, mutlu et birtakım şerefsizleri. Bak bir örnek vereyim.
Bundan zannedersem 7-8 sene önce Kürtçe eğitim veren dersaneler açılsın mı diye millet birbirini yiyordu. Aylarca, öğlen haberlerinden, gece Siyaset Meydanı'na kadar heryerde bu konu tartışıldı durdu. Hem de ne kavgalar, ne kavgalar...
Sonra izin verildi, Kürtçe eğitim veren dersaneler açıldı. Ve ne oldu biliyor musunuz?
Öğrenci bulamadıklarından hepsi bir bir kapandı.
Sen adamın dil öğrenme "hakkı"nı elinden alır, onun "gururunu" kırarsan o da tabi ki sana tepkisini koyar. Etki ne kadar büyük olursa alacağın tepki de o kadar büyük olur. Bırak, gitme üstüne... Bu ülkede Kürtçe dersi veren kurumlar var diye bölünmez bu ülke, salak olmayın evladım.
O yüzden bırak, türbanlı da okuluna girsin, Kuran kursuna da gitsin isteyen. Sanane lan? Ne zararı var sana? İrtica mı gelecek? Ehehe, hay salak seni. Yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot'sun ah be gerizekalım, irtica diye bir düşmanın yok senin, varsa bile 3. lig b kategorisinden bir rakiptir o sana. Daha Süper Lig'de ne rakiplerin var biliyo musun sen? Ah salağım ah... Kıytırık Artvin Hopaspor maçı için, Manchester maçına yedek kadroyla çıkıyorsun sen.
Tamam bu kadar makara yeter, şimdi birazdan anlatacaklarımı büyük bi dikkatle okumanızı istiyorum, gidin bi işeyin, su için, bi sigara yakın öyle gelin. Dersimiz AKP. Fakat öyle "ananı da al git kömür gemicik kömür gemicik gemicik kömür swh" gibi sikimsonik ekşici argümanlarına yer vermeyecem. Kolpa üniversiteli solculuğu yapmam ben burada evladım. Daha somut fakat daha az basına yansıyanlardan bahsedecem. Boş keseden de sallamayacam, hepsinin video linklerini, gazete arşivlerindeki sayfalarını da verecem.
Sizce bu AKP nasıl 9 yıldır iktidarda kalabiliyor? Ve nasıl bu kadar kendinden emin 2023'e hedef koyabiliyor? CFR (Uluslararası İlişkiler Konseyi)'nin desteği olmadan mümkün mü böyle bir şey? CFR'den bahsetmiştim önceki yazılarda, bilmeyenler ve "CFR ne la?" diye soranlar için özet geçeyim, "arkasında hep Amarika var laa" demenin başka bi yolu gibi bi şey işte ehehe.
Şimdi bakın, Refah Partisi'ndeyken kendini "anti siyonist" ilan eden, namuslu, gerçek müslüman Tayyip Erdoğan 2004'te ne yapmış?
Tayyip'in ilkokul müsameresinden değil bu fotoğraflar. Tayyip 2004'te AJC ve 2005'te ADL adlı iki Yahudi kurumundan birer "ÜSTÜN HİZMET MADALYASI" aldı.
ADL (Anti Deformation Langue) ve AJC (Abd Yahudi Kongresi) bu ödülleri sadece ama sadece siyonistlere verir. Ve bu ödülü alan ilk müslüman Tayyip Erdoğan'dır.
ADL denen örgütün misyonu şudur. "Anti deformasyon" adı altında Yahudiliğe ve siyonizme en ufak bir laf söyleyene dahi "ırkçı, anti-semitik" damgası vurmak ve saldırmak. İnsan hakları adı altında pozitif Yahudi hatta siyonizm ayrımcılığını dayatmak. ADL denen örgüt, Fethullah Gülen'in kitaplarını değişik dillere çevirip dünyaya bedava dağıtır ve B'nai B'rith'e bağlıdır. Ben öyle boş keseden sallamam, delillerim ile geri dönecem hocaefendi (!) mevzuna, şimdi konuya dönelim..
Bu ödüllerin verilme maksadı da şeymiş, işte 2. Dünya Savaşı'nda bazı Türk diplomatlar yahudilerin hayatını kurtarmışlar, onun içinmiş.
Ulan kimi yiyosunuz siz? Bu ödüller, üstün hizmetlerinden dolayı Tayyip Erdoğan'ın ŞAHSINA verildi. Neymiş o üstün hizmetleri biliyor musunuz? Bak Tayyip Erdoğan bir mitinginde, kendi ağzından bağıra bağıra ne diyor: http://www.youtube.com/watch?v=19ePFuDFBFQ
"Biz Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika projelerinin eş başkanlarından birisiyiz ve bu görevi yapıyoruz." - RTE
Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanıymış Türkiye Cumhuriyeti. Öyle diyor Tayyip Erdoğan. Peki Büyük Ortadoğu Projesi ne biliyor musun?
Biz bunun eş başkanıymışız işte. Ülkemiz dahil, 22 ülkenin bölünmesini amaçlayan projenin destekçisiymişiz Türkiye olarak...
Tayyip Erdoğan kimdir biliyor musunuz? Adnan Menderes ve Turgut Özal'ın söz dinleyenidir. Uysal ve sadık olanıdır. Burada bahsettiğim sadakat kime sadakat biliyor musunuz siz?
Tarih: 10 Aralık 2002. Tayyip Erdoğan, iktidara getirilmiş olmasından duyduğu minneti, ABD dışişleri bakanı Colin Powell'a şu şekilde ifade eder: " “Biz Yahudilerden çok şey öğrendik, beni İstanbul’daki dostlarınızdan sorabilirsiniz.”
Valla benim tezgâh burda, sorun olursa gel değiştiririz kardeş.
Peki Mavi Marmara'dan sonra ne oldu? Yardım gemisini tarayan, 9 kişiyi günahsız yere öldüren İsrail'e ne yapıldı? "Kınadık".
O kınamanızı alın, rulo yapın, iyi günlerde kullanın.
Neredesin Davos fatihi? "Tevrat'ın 6. kuralı ne diyoooor" diye kükrerken iyi, icraatin nerede kardeş?
Ah afedersin, senin icraatin Büyük Ortadoğu Projesi'ne ve siyonizme uşaklık etmekti di mi, unutmuşum..
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in Türkiye'deki tüm okullara gönderdiği genelgeye bakın, ya da bakmayın, aşağıda özet var.
Özet: İsrail'i ve İsrail mallarını boykot etmeyin.
Allah'ım sen sabır ver.
Tamam ben de okulların siyasete alet edilmesinden yana değilim fakat bu "boykot etmeyin" emrinin sebebi, üzerinde yazılı olduğu gibi "ilişkilerimiz bozulmasın" diyedir... Okulu ve öğrencileri düşünen, duyarlı ve hassas bakanlarımız yok bizim, bunu siz de biliyorsunuz.
"Amerika'nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi'nde Diyarbakır bir yıldız olabilir." - RTE
Ne diyorsun arkadaş sen? Kendini "Türkiye'yi pazarlamakla mükellef" olarak tanımladığını biliyoruz ama bu nasıl bir pazarlama? Neyi pazarlıyorsun sen? Ülke toprağını mı?
Filistinli çocuklar için kameraların önünde "ağlayan" kimdi? Duygusal milletiz, fevri milletiz ya, eşinle beraber ağla Filistinli çocuklara kameraların önünde, Davos'ta senaryo gereği kükre, gönlüne girersin bu cahil insanların.
Siz ne kadar iyi biliyorsunuz işinizi ya...
Iraklı çocuklara niye ağlamadın? Bu ülkenin sürekli verdiği şehitlere neden 1 kez olsun ağlamadı sayın Emine Erdoğan?
ABD'yi yönetenler; devletlerüstü gücün ve ABD dahil olmak üzere dünyadaki birçok merkez bankasının sahibi olan Yahudi bankerlerdir. Tayyip'in bu insanlarla anlaşmaları vardır. Yani bu insanlar Türkiye'yi de yönetenlerdir. Bu insanlar dünyayı yönetenlerdir. Bu insanlar hasta ruhlu siyonist luciferian ROTHSCHILD, ROCKEFELLER gibi ailelerdir.
Bunların "hesaplanamaz" ölçüde servetleri vardır. Fakat Forbes dergisinin en zenginler listesinde isimleri dahi geçmez. Bu insanlar karanlık insanlardır, bu insanlar şeytandır. Şeytanı ister bir mecaz olarak, ister bir dini ifade olarak algıla, değişen bir şey yok. Bu insanlar her anlamda şeytandır ve Tayyip'in bu insanlarla anlaşmaları vardır. O sayede bu kadar sağlam duruyor iktidarda ve daha duracak da.
"Ben odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm." diyen Adnan Menderes de alıyordu o desteği bunlardan. Onun da yeri çok sağlamdı, kendine çok güveniyordu. Sonra kapitülasyonları yeniden dayatmak istediklerinde o kadar uzun boylu değil dedi, zıt gitti ve 60 darbesinde indirilip idam edildi.
"Adnan Menderes'in daha uysal, daha sadık olanı"... Tayyip Erdoğan için neden bu ifadeyi kullandığımı şimdi daha iyi anladınız di mi?
Peki biz cumhuriyet tarihi boyunca ne kadar "arazi" özelleştirdik biliyor musunuz? 2009 rakamlarına göre; 44 milyon metrekare arsa ve arazi satıldı "bütün" cumhuriyet tarihi boyunca. Bunların 34 milyon metrekaresi 2003-2009 yılları arasında yapıldı.
Bak matematiğin kıtsa şöyle izah edeyim. 1923'ten 2003'e kadar, 80 yılda 10 milyon metrekare arsa özelleştirdik. 2003'ten 2009'a kadar 6 yılda 34 milyon metrekare özelleştirdik. Oran orantı biliyor musun evladım?
Peki 2023'e kadar daha ne kadar toprak satacaz?
Ve bu toprakların büyük çoğunluğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne ait. Üstelik kimlere satılıyor Güneydoğu Anadolu biliyor musunuz? SURİYELİLERE ya da YAHUDİ TÜRK VATANDAŞLARINA.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanına da bu yakışırdı, afferin oğlum, good boy.
Neymiş, ekonomimiz süpermişmiş, çok hızlı büyüyormuşmuş. La olum, bak tembel bi öğrenciyim ama o kadar da balta değilim, ekonomi okuyom ben, saksı değilim. Özelleştirme denen şey asla "aha vatan satıldı abuuu" demek değildir, kontrollü olduğu sürece bırak zararı olmayı, yararı da çoktur ve hatta günümüz dünyasında gereklidir. Atatürk bile zamanında (devletçilik ilkesini ihmal etmeyecek düzeyde) özelleştirme yapmıştır. Fakat AKP'nin yaptığı bu "haddinden fazla" özelleştirmeler amacından sapmıştır, bunun esas adı "peşkeş çekmek"tir. Peşkeş çekmek nedir biliyorsunuzdur heralde; kaba tabirle sömürülmeye izin vermek.
Olum bak, amele hesabıyla şöyle anlatayım size. 1 tane eviniz var diyelim, bunu kiraya veriyorsunuz ve her ay sizin elinize buradan düzenli olarak 1.000 lira kira parası geçiyor. Şimdi bu evi bir kerede 100.000 liraya satsanız, elinize geçen bu toplu parayla harcama ve yatırım yaparsınız di mi? He işte AKP'nin yaptığı da budur. Ele geçen o toplu para ile ekonomimizin hareketlendiğini söylüyorlar, e ya ne olacağıdı? Elektriği mi keşfettiniz olm?
Fakat iyi de, sen bizim oturduğumuz evi satıyorsun, eline bir anda geçen o paranın gazı bitince ne yapacaz? Kendi evimizde, kendi ülkemizde "kiracı" olacaz? Bunu düşünmüyor musunuz lan?
Özelleştirmelerin büyük çoğunluğu Akp döneminde yapıldı ve bunu nasıl savunuyorlar biliyor musunuz? Seyretmeye üşenirseniz şunları iyi okuyun, şöyle diyor Akp üyesi arkadaş: "1986'dan 2002'ye kadar 179 kuruluş özelleştirildi, bunların içinde kıymetli kuruluşlar, çimento fabrikaları var. 86'dan 2002'ye kadar, 12 yılda satılan 179 kuruluştan elde edilen gelir 7.7 milyar dolar. Biz ise 85 adet şirket sattık, 32 milyar dolar gelir elde ettik."
Ulan en sığır insan bile, elde ettiğiniz bu yüksek gelirin, sizin sattığınızın şirketlerin daha değerli olmasından kaynaklandığını anlar ulan, yuh be, ayıptır. Bir de ticari deha gibi pazarlıyorlar kendilerini.
1986 ile 2002 arasında 12 yıl olduğunu zanneden tipler savunuyor Akp'nin ekonomi stratejisini. Bi de utanmadan "pek değerli çimento fabrikalarını özelleştirmişler bizden önce" diyor. Ulan sanarsın uranyum üreten kimya laboratuvarı tesisi satmışız, peki siz nereleri özelleştirdiniz? Sizden önce özelleştirilen çimento fabrikalarına "değerli" diyorsanız, sizin özelleştirdiğiniz şu şirketlere ne denir?
Ulan sen Telekom'u, Tüpraş'ı, Erdemir'i, Petkim'i, Tekel'i, Seka'yı, İDO'yu özelleştirdin be.
Bir de şey derler "yeeaa bilmeden konuşuyosunuz, biz onları kiraya verdik 40-50 yıl sonra geri alacaz". Efendim? Olum bu tamamen ihaleci şirketle devlet arasında yapılan anlaşmanın hükümlerine göre değişiklik gösteren bir durum ve benim bildiğim bir İDO bu şekilde, birkaç tane büyük şirket de böyleydi diye hatırlıyorum, onun dışındakiler tamamen satıldı. Kaldı ki 637 sayılı kanun şöyle der: "Savaşta ve olağanüstü hallerde devletin, (bedeli sonradan ödenmek üzere) bu türden işletmelere el koyma hakkı mevcuttur."
Yani savaşa özel bir el koyabilme hakkına sahipsin fakat bedelini ödeyeceksin. Öyle bedavadan tekrar senin olmuyor sattığın şirket.
Şimdi size hangi şirketlerimiz, hangi liman ve fabrikalarımız kimlere satılmış göstereyim mi? Bu tabi ki tamamı değil, önemli olan şirketlerden bazıları (Tüpraş, Telekom, limanlar, Petkim vs vs)
ABD ve İsrail'e pay et bütün şirketlerini, limanlarını da Yunan'a sat, al sana adalet ve kalkınma.
Siz burada kalkınma görebiliyo musunuz?
Valla ben sadece bize doğru kalkan bir şey görüyorum, kalkınma falan değil.
Bir bedava ders kitabına tav olan halk, senin sorumsuzluğun yüzünden senin çocuğun, senin çektiğin sıkıntıların çok daha kötüsünü yaşayacak. Sen bu kadar bencil misin de günü kurtaran fakat geleceği satan adamlara bu kadar prim veriyorsun? Kendi öz çocuğunun geleceği satılıyor ulan, hadi vatan millet umrunda değilse bile kendi evladını da mı düşünmüyorsun ulan sen?
Osmanlı emperyalist bir imparatorluk olsaydı, fethettiği toprakları kendi toprağına katıp, kendi vatanı bellemek yerine oraları sömürseydi, biz şu an hala Osmanlı'ydık ve çok da iyi durumdaydık. Fakat biz sömürmeyi bırak, üstüne buraları "kendi toprağımız" kabul edip, hizmet ve para yağdırdık fethettiğimiz topraklara. Balkanlardan Kuzey Afrika'ya, Anadolu'dan Arap Yarımadası'na, "bütün" topraklarımza medreseler, kervansaraylar, külliyeler, hastaneler, çarşılar yaptırdık. 600 yıllık imparatorluğun tarihinde illa ki vardır karanlık tarafları, şimdi geçmişine bok atma meraklısı sik kafalı aydın özentileri gelip "ama ama padişah üçüncü berkcan naapmış biliyo musooon" diye gelmesinler. O bir bok sandığınız bilmem kaçıncı Lui'nin yarısı kadar emperyalist olsaydı Osmanlı, şu an belki de 2 kat daha iyi koşullara sahip olacaktınız göt laleleri.
Ki makbul olanı da budur, iyi ki olmamışız anasını satayım. Varsın Kızılderilileri, Cezayirlileri, Azerileri, Yahudileri kadınıyla çocuğuyla soykırıma uğratan şerefsizler, kendi yedikleri boku bize atsınlar. Soykırımcı desinler, barbar bilsinler bizi, çok da sikime. Vicdanım çok rahat benim anasını satayım, ondan mühimi de yok. Şimdi asırlardır böyle şerefine düşkün yaşamış bir millet, nasıl olur da Yeni Dünya Düzeni'nin ve BOP'un eş başkanı olur? Ne hakla? Kimin adına alındı böyle bir karar?
Ama sen verdin bu kararı Türkiye.
Filistinlileri, Iraklıları öldürenlerle müttefik olma yolunu sen seçtin Türkiye.
Hadi bu kadar vicdansız ve çıkarcı oldunuz, sizin açınızdan o kafayla düşünelim. Lan salak, sen sanıyor musun ki bu adamlar senin kara kaşın kara gözün hayrına seni dost belleyecekler? Seni tükettiklerinde, kullandıklarında ve işleri bittiklerinde, bu sefer açık av konumundaki sen olacaksın.
Ben demiyorum ki ABD'ye, İsrail'e savaş açalım, lafı götünden anlama şimdi salak ekşici. Diplomasi diye, politika diye bir şey var elbet de. Fakat omurgasızlık ayrı, siyaset ayrı... Tarafını çizmek ayrı, siyonizme yardım ve yataklık etmek ayrı.
Hangi ara kaybettik lan biz bu değerlerimizi?
Ne kadar günü kurtaran adamların hastasıyız ya? Kısa vadeli kahramahlara tapan aptal ve cahil bırakılmış bir halkımız var. Öyle olmasa özelleştirme paralarıyla yapılanları "ehoheo ekonomimiz çok iyi hamdolsun" diye değerlendirmezdi bu aptal sürüsü. Çok iyiymişmiş, kendi de ne gördüyse iyiliğini o ekonominin? Sanarsın 3 daire 5 otomobil aldı Akp iktidardayken. Zenginler daha zengin oluyor, garibana da haberlerde, gazetelerde "kişi başına düşen milli gelir arttı" diyorlar, bu da "hee iyi o zaman laa ahey ahey ahey" diye seviniyor.
Bak şimdi "şerefli" Türk halkı, bak seni kimler yönetiyor?
"Yeni Dünya Düzeni kuruluyor, herkes hazırlıklı olsun." - Türkiye Cumhurbaşkanı Abdulah Gül
Görmüyor musunuz başımızdakilerin kimlere çalıştığını? Bu kadar mı körsünüz?
Bundan önceki yazılarımda masonluğun, spiritüalist kuruluşların, Ufo'cuların "yeni, çağdaş, sevgi ve barış dolu bir dünya" adı altında neleri getirmeye çalıştıklarını tek tek delilleriyle izah etmedim mi? Hepsinin TEK BİR DÜNYA DEVLETİ gayesi altında birleştiğini göstermedim mi?
Ey AKP'li, onlara hak verdiysen, şimdi bunu da gör. Aralarında hiçbir fark yok.
İnsana kendi sevdiğini ve savunduğunu bırakması zor gelir. Onun kötü taraflarını görmezden gelir. Aşık olduğun hatun ağzına bile sıçsa, yine de içten içe ona dönmek istersin en basitinden, neden, çünkü insan iradesiz bir salaktır. Fakat bu sefer durum ciddi, aklını başına topla, azıcık irade ve karakter sahibi ol.
Ey AKP'li, gör bak Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, resmi twitter sayfasından nasıl seslenmiş halkına:
Yeni Dünya Düzeni'nin yükselen yıldızı.
BOP'un eş başkanı.
Bunlar Türkiye'nin sıfatları... Yeni Dünya Düzeni ve Büyük Ortadoğu Projesi ASIRLIK SİYONİST PROJELERDİR. 3 milyon defa dedim bunları şu ağzına sıçtımın blog'unda.
Bu siyonist projelere alet olan bir ülke olacaz. Ey sözde "dindar" kardeşlerim, Facebook'larda, e-mail'lerde içi demogoji dolu video'lar paylaşırsınız "Coca Cola'ya verdiğiniz para Filistinli çocuklara füze olarak dönüyor" diye... Ki haklısınız da.
Fakat artık sayenizde, ÖDEDİĞİMİZ VERGİLER BİLE bunlara hizmet eder hale geldi. Çünkü bu ülkeyi yönetenler siyonizme hizmet ediyor. Çünkü başımızdakiler siyonist.
Bu kadar kör müsün ulan?
Her "elhamdülillah müslümanım" diyene elinde tuzluk ile mi koşacaksın sen?
Allah sana o aklı, zekayı, iradeyi, kafanı kullan ve doğru olanı seç diye vermiş. Sadece secde et diye değil...
Bu insanlar da, masonluk da, ABD de "sevgi, barış, demokrasi, kardeşlik" adı altında siyonist projelerini gerçekleştiriyorlar. Yeni Dünya Düzeni'nin yükselen yıldızıymışız, bak sen aman ne büyük şeref.
"Onlara 'Yeryüzünde bozgun çıkarmayın' dendiğinde, 'Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!' demişlerdir." - Bakara, 11
Al bakalım "müslüman" Akp'li al... Kuran'ın sadece 7. yüzyıldaki Araplara indiğini ileri süren "aydın", sen de al. İkiniz de tekrar tekrar okuyun bu ayeti.
1400 yıl öncesinden spoiler verilmiş sana, kıymetini bilirsen.
"İnanlar" denen şirket bu proje için reklamlar yapıyor, şimdiden sahiplenmiş durumdalar bu projeyi. Anlaşmalar çoktan yapılmış belli ki, 30 MİLYAR DOLARLIK projeyi Serdar İnan denen adama verecekler.
Bu ne olum?
Yeni Çağ'ınızın Allah bin türlü belasını versin artık.
Ulan benim gibi bir adamın "yeni" kelimesinden bu kadar tiksineceği hayatta aklıma gelmezdi.
Kişisel sitesi serdarinan.com'da abimizin makaleleri var, özellikle son yazıları pek bir bomba, pek bir şahane. Şimdi birkaç alıntı yapacam ki, 30 milyar dolarlık proje adamının ne olduğunu ve Kanalistanbul ihalesinin AKP tarafından kimlere verildiğini kendi gözlerinizle görün. Print'leri görsel olsun diye koydum okumanız şart değil.
Bu yazılarda, bu yazıların devamında ve diğer yazılarda Serdar İnan'ın sarfetmiş olduğu cümlelerden birkaçını aynen aktarıyorum:
"Bu anlamda yeni çağ, etkilerini ilk olarak mimari, sanat ve insani ilişkiler alanında gösterecek, daha sonra gerekli düzenlemelerle desteklenen yepyeni bir yaşam düzeni ortaya çıkaracaktır."
"Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; yeni çağ hayatın her noktasında her yıl artan bir hızla kendini hissettirecektir"
"ARTIK ESKİ ÇAĞ KAPANACAK TÜRKİYE YENİ ÇAĞIN İLK ÜRÜNÜNÜ VE BUNDAN SONRA DURDURULAMAZ YÜKSELİŞİNİN YOLUNU, BU KANAL VE CEVRESİNİ KAPSAYACAK YENİ ÇAĞIN YENİ İSTANBULUYLA KURGULAYACAKTIR."
Ne yeni çağmış arkadaş ya, ne yeni çağmış bu böyle vay anasını... Bu blog'da anlatmış olduğum her siyonist kökenli kuruluşun hizmet ettiği şey "yeni dünya düzeni" değil mi? "Yeni çağ" değil mi? Peki bunun onlardan farkı ne? Hiç...
Şu blog'un başından beri anlattıklarım, birbirleriyle müthiş bir uyum ve bağlantı içerisinde doğru çıkıyor di mi? Olum bakın ben müneccim yarağı yemedim, dahi çocuk felan da değilim, sadece gözümün önünde "ben buradayım" diye bangır bangır bağıran gerçekleri size sunuyorum. İstiyorum ki siz de artık bakmayın, "görün". Ve gösterin sevdiklerinize, kankanıza, sevgilinize, annenize, insanlara... Gösterin ulan.
Bakın şimdi 30 milyar dolarlık adamımız, Kanalistanbul projesinin sahibi neler yumurtluyor "Çılgın Teklif'in Açılımı" adlı yazısında:
"Yabancıya satış, imar mevzuatı, mülkiyet mevzuatı, 2b gibi kanun değişikliklerini bir an önce meclisten geçirmeli ve yabancı yatırımcılara sunulabilecek uygun projeler oluşturmalıyız."
Heeee... Sadede gelsene sen canını yediğim, şöyle dürüst ol ciğerimi ye.
Meclisten daha çok yasa geçirelim, yabancıya daha çok "imar ve mülkiyet" imkânı verelim diyor abimiz. Meali; YABANCIYA TOPRAK VE MÜLK SATALIM, BİZ O ZAMAN GELİŞİRİZ.
30 milyar dolarlık adam.
30 milyar dolarlık adam olmuşsun ama adam olamamışsın ehehe.
Olum, bu adamın yazdığı her yazı olay. Her yazıda niyetinin ve görüşünün ne olduğunu açık seçik beyan ediyor. Bakın bu yazıları yazarken kaynak bulmama yardımcı olan bir arkadaşım var, ona "yazı çok uzun oldu ya, bana şu adamın kısa birkaç cümlesini ver de yazıya ekleyeyim" dedim. Kızcağız dedi ki,
Jade:
ulan herifin her cumlesi falso
hangisini alacagımı sasırdım
vay anasını
Ehehe. Fazla bir söze lüzum?
Ve ekstra olarak, bizi pek bağlamaz adamın dini görüşü fakat size bir şeyleri çağrıştıracak mı acaba diye merak ettiğimden, şu altı çizili yeri okumanızı rica ediyorum.
"Allah her şeydir"
Hmmmmm... Ok cnm grşrz kib ))))
Bu adam belki de kullanılıyor, belki kendisinin de yardıma ihtiyacı var bu konuda. Ama benim elimden kendisi için en fazla bu kadarı gelir, yüzde 1 ihtimal belki bu blog'a denk gelir, savunma moduna geçmeden yazdıklarımı okur da kendine pay çıkarır. "30 milyar dolarlık proje adamına sen mi laf anlatacan yeeaaa sen kimsin", evet ben anlatacam. Sen anlatacan. Doğruyu bilen herkes anlatacak. 30 milyar dolarınızın içine sıçarım şekilci materyalist ekşici köpekler sizi. Bu milletin azğına 30 milyar dolarlık adamlar değil, bir bok bilmediği halde kendini bir bok sanan çakma aydınlar, özenti elitistler sıçtı. Kraldan çok kralcı embesil sürüsü sizi...
Canlar, ciğerler... Burada "Rockefeller" dediğimde, "Illuminati" dediğimde, "Lady Gaga" dediğimde size komplo teorisi geliyordu her şey. Al bak, aramızdalar. Illuminati dediğim oluşum bir avuç elit, belki de sayıları 10-15 kişidir, bilemiyoruz. Benim burada anlattıklarım, onların örgütlediği yapılanmalardır. Hatta onların örgütlediği yapılanmaların örgütlediği başka yapılanmalardır. Piramitin hikâyesi de budur zaten, örgüt içinde örgüt, gizlilik içinde gizlilik. Bak sana Illuminati piramidini ve sistemin aşağı yukarı nasıl işlediğini göstereyim.
Şimdi bu piramidi incelersin bir ara, B'nai Brith'i gördün di mi? İsmen bilinen, fakat çok çok az kısmı deşifre olmuş olan yetkin bir yahudi örgüt. Heh, tamam kal orda.
Bu adam kim? Soldakini tanıyoruz zaten, canımız ciğerimiz kıymetlimisss efendimisss Fethullah Gülen hocaefendi hazretleri.
Peki sarıldığı adam kim?
B'nai B'rith'e bağlı Yahudi örgütü ADL'nin başkanı.
Tayyip'e "yahudi üstün hizmet ödülü" veren kişi.
Bak sen şu işe ya... Kavak Yelleri'ne döndü ortalık, kimin eli kimin cebinde belli değil anasını satayım.
Yoo... Gayet belli, gayet ortada.
Türkiye'yi CIA ve Yahudi bağlantılı insanlar yönetiyor. CIA ve Yahudilik, kendi istedikleri adamı verdiler bizim başımıza.
Peki "dinci" olmasıa rağmen, hem Fethullah'ı hem Tayyip'i sevmeyen bir isim geliyor mu aklınıza? O da size unutturuldu. Üstü karalandı. Size "hain" diye tanıtıldı...
Necmettin Erbakan.
Erbakan bu iki siyonist uşağına da düşmandı.
Yobaz ve dinci diye hiç dikkate alma gereksinimi duymadığın Erbakan var ya, Atatürk'ten sonra, iktidardayken bu ülkenin borcunu azaltabilmiş tek kişidir. Borcumuz her hükümet döneminde katlanarak artarken, sadece Erbakan döneminde bırak artmayı, AZALMIŞTIR. Üstelik bunu, siyonizme ve masonluğa tavrını koyarak yapmıştır. O "yobaz" bildiğiniz insan var ya, bu ülkede birilerinin kıçını yalamadan bir şeyler başarabilmiş ve ANTİ SİYONİST olarak iktidarda kalabilmiş ikinci insandır. İlki de Atatürk'tü zaten... Ve İsmet İnönü'nün 1973 yılında Erbakan için söylediği bir söz vardır "Bu ülke bir adam çıkarabildi, o da dinci çıktı."
Bak gel şimdi, şu saçma salak önyargılarını bir kenara bırak ve kısaca Erbakan'ın "aslında" nasıl biri olduğunu öğren.
"Hangi fikir özgürlüğü... Siz hiçbir zaman inanan insanlara örgütlenme hakkı vermiyorsunuz... Siz her hafta ROTARY kuruyorsunuz, MASON LOCASI kuruyorsunuz... Siz hangi özgürlükten bahsediyorsunuz?" - Necmettin Erbakan
Bana bak yaftalama meraklısı, sözde aydın, ekşici salak. Ben bunları dile getirebilen bir TÜRK siyasetçinin, dini görüşü ve ideolojisi ne olursa olsun elini öperim.
İktidardayken siyonizme lanetler okuyabilen daha kaç tane başbakanımız oldu bizim?
SIFIR:
Bu ülke siyonizimi ilk defa Erbakan'dan duydu. Ve siyonizme karşı tavır takınabilen TEK siyasetçimiz hala odur. Şimdikiler ismini bile ağzına alamıyor.
Bak şimdi bak, o dinci ve yobaz diye üstünü karaladığın Erbakan'a ve duruşuna bak, altyazıları oku:
Erbakan bunları siyasette aktif olduğunda ve hatta iktidardayken de söylüyordu. Ararsan bulur ve "görürsün" evladım. Al boş vaktinde bu video'yu ya da bu video'yu (video ismine takılma, alakasız) seyredersin belki.
Bak benim birincil amacım Necmettin Erbakan'ı gözünüzde aklamak falan değil, esas amacım "hangi görüşteki insanların hangi yaptırımlar ile karşılaştığını" sizlere anlatmak. Refah Partisi'ni kemalistler kapatmadı abicim, o kadar güçleri olsa Akp'yi de 1250 kere kapatırlardı. Erbakan'ı kimler, neden harcadı biliyor musunuz?.
Necmettin Erbakan'ın bu anti-siyonist duruşundan ötürü uğradığı sayısız iftira ve çamurlardan biri de "kayıp trilyon" davasıydı. Neymiş efendim, Erbakan Bosna için topladığı yardım paralarından 1 trilyonunu kendi partisinin kasasına indirmişmiş. Olum, bak bu dava aklandı zaten, tamamen iftira, fakat diyelim iftira değil ve gerçek, e hadi o pencereden bakalım gel.
Arkadaşım 1 trilyon Türk lirası Erbakan için nedir lan? Tayyip o paraya oğluna gemi alamaz lan, manyak mısın sen? Tayyip'in 30 milyar dolarlık Kanalistanbul projesinin ihalesi, eski parayla 50 katrilyon Türk lirası eder. 50 katrilyon ise 1 trilyonun 50.000 katıdır salak evladım.
Aptal mısınız lan siz?
Evde ananızı belliyorlar, fakat siz annenize 1 lira eksik para üstü veren bakkal ile kavga ediyorsunuz.
Refah Partisi 1,5 yıl iktidarda kalabildi, sonra 28 Şubat "darbesi" ile indirdiler. Neden?
Birçok nedeni var ama en önemlisini anlatacam. Şimdi iyi dinleyin.
Aydın (doğan) ve çağdaş medyamız hiç oralı bile olmuyor, bu görüntüler asla ve asla başka bir kanalda yayınlanmıyor, sadece pis yobaz Kanal 7 yayınlıyor bu görüntüleri. Hem de 1 hafta boyunca.
Herneyse, bu görüntülerin değil başkaları, kendi içlerindeki düşük dereceli biraderleri tarafından seyredilmesini bile dehşetle karşılayan mason üstadlar telaşlanıyorlar. Dışarıdaki köklerinden de aldıkları emir ve telkinler doğrultusunda, Refah Partisi hükümetini dağıtmak için faaliyete koyuluyorlar. Dönemdeki başbakanımız ise zaten bir anti-siyonist olan ve her fırsatta bu görüşünü savunan, insanları uyaran, mesajlar veren Necmettin Erbakan.
Ocak 1997'nin ilerleyen günlerinde, ne hikmetse ordunun ve medyanın kafasına bazı şeyler dank ediyor ve Türkiye'yi yönetenlerin şeriat getireceğini bir anda farkediyorlar (?). Medya ve sivil toplum kuruluşları sağolsun Şubat 1997'de halk da celalleniyor ve şeriate karşı yürüyüşler yapılıyor (kıçımdan sallamıyorum, vikipedi'den bu olayların kronolojisini öğrenebilirsiniz, fakat tabi ki taraflı bir anlatım ile)
28 Şubat'taki postmodern darbe ile önce Erbakan'ı indiriyorlar. Sonra da tamamen hükümeti deviriyorlar. Tarih: Haziran 1997.
Bu olaylar da ne hikmetse hep tesadüfen peşpeşe gerçekleşir. Şans işte...
Diyeceğim şudur;
Erbakan'ın kapattığı bütçe açığı ve düşürdüğü borçlar: Milyarlarca dolar
Tayyip'in çok gerekli Kanalistanbul projesi: 30 milyar dolar
Sırf dinci diye Erbakan'a bok atmak: Paha biçilemez.
Yaa...
Bakın Erbakan gerçekten de bir yobazdı. Aşırı yobaz bir cemaati de vardı. Zaten yobazlığı da olmasa, bi de orta açabilse adam Real Madrid'de oynardı lan. Fakat ben değil miydim Atatürk için "onun inancından sana ne, bıraktığı mirasa ve yaptıklarına baksana sen" diyen? Erbakan'ın yobazlığı yüzünden neden adamın komple üstünü çiziyorsun sen? Boş adam değildi Erbakan, fizikçiydi, mühendisti, profesördü ve harbi siyasetçiydi.
Olum, benim "ekşici" diye tabir ettiğim bu "beyaz Türk" özentisi elitist kesim var ya... Bunlar için Atatürk sadece bir bahane. Atatürk de, laiklik de onların umurlarında değil. Onlar sadece bu dünya kendi gibi düşünen insanlarla dolsun, istedikleri gibi siklerinin keyfine göre yaşasınlar istiyorlar.
Atatürk "kendi elleriyle" bir muhalefet partisi kurdurtmuştur. Atatürk demokrasi nedir, eşitlik nedir, devletçilik ve milliyetçilik nedir bunları çooook iyi bilen bir adamdı. Fakat siz, "kemalist" olduğunu ileri süren sözde aydınlar, siz Atatürk'ten çok uzaksınız.
Siz karşıt görüşe tahammülü olmayan, sırf etiketinden dolayı bir insanı otomatikman yerden yere vuran, Sezar'ın hakkını Sezar'a vermekten aciz olan bok çuvallarısınız. "Din" kelimesini duyduğu an tükürükler saçan Pavlov'un köpeklerisiniz.
Sizin için laiklik, sadece dinin devlete müdahale etmemesidir. Ama devlet dine müdahale edebilir, onda bir sıkıntı yoktur ve buna sesini çıkaranlar da yobazdır.
Siz aydın falan değilsiniz olum. Siz insanlara yaftalarına göre muamele çeken, ezbere yaşayan, kasıntı embesillersiniz. Sizin ta amınıza koyayım ben, uyanın artık. Uyanın ya da amınıza koyacam yoksa bak.
Lan hatırlayın, bu senenin başlarında Defne Joy Foster ile Necmettin Erbakan yakın aralıklarla vefat etmişti. Bu dingil sürüsü ekşici kitlesi, Defne Joy için "yaa o artık öldü ve aramızda yok ( siz hala alkolden mi ölmüş kocasını mı aldatmış bunları konuşuyorsunuz, ne biçim insanlarsınız yaa" diyorlardı. Eyvallah.
Birkaç hafta sonra Erbakan vefat etti, aynı hümanist ekşiciler kayıp trilyondan, yobazlığına, adamın bütün şeceresini ortaya döktüler ulan. Eleştirmedikleri yeri kalmadı. Neden? Çünkü Erbakan islamcı, çünkü onun yaşamaya bile hakkı yoktu zaten...
Olum, sizler insan değilsiniz. Kendiniz gibi düşünmeyeni "yobaz" ilan eden bir grup orospu çocuğusunuz. Sizin yaptığınız bu şeyin ismi artık "salaklık" ya da" cahillik" olamaz, sizler orospu çocuğusunuz. Net.
Neyse, son olarak Said Nursi'ye de değinecem ve artık bitirecem taşağını yediklerim, götüm terledi burda oturup yazı yazmaktan yemin ediyorum ehehe.
Şimdi canolar, bundan önceki yazılarda Said Nursi'nin Yeşilay'ın kurucularından biri olduğunu söylemiştim, kısa bir hatırlatma yapayım. Yeşilay (Hilal-i Ahdar) masonik bir yapılanma olan IOGT'nin Türkiye ayağıdır. İsteyen Türkçe Vikipedi'nin Yeşilay sayfasına baksın, sonra o sayfadayken soldaki menüden İngilizce'yi seçsin, otomatikman IOGT sayfasına yönlendirilirsiniz. IOGT sayfasında da alenen yazıyor zaten masonik bir yapılanma olduğu. (IOGT: International Organisation of Good Templars. Templar = şovalye)
Bunları biliyordunuz, şimdi kaldığımız yerden devam ediyorum. Bunun üzerine ben daha da kıllandım. Lan dedim, acaba neden böyle tutuştu nurcu kardeşlerimiz?
Şimdi Diyanet'in az önceki sayfasından da edinebileceğiniz bilgilere göre Hilal-i Ahdar, Eylül 1920'de içki yasağı kanununu teklif ediyor ve 1921'de meclis tarafından kabul ediliyor. Şimdi Kurtuluş Savaşı'nın olduğu, İstanbul dahil neredeyse tüm yurdun işgal altında olduğu bir dönemde bu ne duyarlılık? Tek derdimiz alkol mü?
ABD'deki bu yasaya paralel olarak hemen Yeşilaycı kardeşlerimiz 1920 yılında Türkiye'de de aynı yasayı meclise teklif ediyorlar.
Soru: Tamam bizde Yeşilay var, peki ABD'de bu alkol yasağı kanununu hangi kuruluşlar destekliyor?
|
Duyarlı şovalyelerimizin alkol yasağına karşı pankart ve yürüyüşleri. |
|
Ku Klux Klan'ın alkol yasağını destekleyen bir afişi. |
Soru: Bayram değil seyran değil, masonlar neden alkol yasağı istiyorlar? Hele hele KKK'a noluyor?
Cevap: Alkol yasağı ABD'de 13 yıl kadar sürüyor ve bu süre zarfında merdivenaltı alkol üretimi başlıyor. Ve günümüzde de son derece popüler olan çoğu Amerikan içki şirketi, tam da bu yasaklı dönemde sektörü tekeline alıyor.
Anlayacağınız mason kardeşlerimizin "alkol yasağı" isteme nedenleri öyle hümanist sebeplerden ötürü değil. Durup dururken kimsenin karaciğer sağlığını düşündüklerinden ayaklanmıyorlar ehehe.
Soru: Peki yasağın Türkiye'deki akıbeti n'oluyor? (ciddiyetime hayranım)
Cevap: Bizde babalar gibi Atatürk var abicim, fırsat verir mi bu kapitalist hıyarlara? 3 buçuk yıl sonra 1924 anayasasıyla, yasağı şak diye kaldırıyor. Selam.
Bu yasağın bizdeki maksadı da aynı mıydı? Valla 1920 milli mücadele döneminde millet olarak en büyük derdimiz alkoldü bildiğiniz gibi. Bence arkasında başka sebepler aramayın. Alkol yasaklanmasa kazanamazdık biz Kurtuluş Savaşı'nı. Nene Hatun'u alkollü kağnı sürmekten polis çevirirdi, cepheye mermi götüremezdi kadıncağız.
Yeşilay mevzunu daha da deşiyim mi sevgili nurcu kardeşlerim? Gerek yok bence, sonu belli film gibi.
Şimdi "vatansever" Said Nursi kardeşimizin diğer faaliyetlerine bir bakalım.
Said Nursi, 1919 yılında kurulan Teali İslam Cemiyeti'nin kurucu üyelerinden birisidir. Nurcu kardeşlerimiz bunu da inkâr etmiyorlar zaten, edemezler de. (Vikipedi'de bile var)
Teali İslam Cemiyeti, Allah ve İslam yolunda cihad eden bir cemiyet değildi. Lise bilgilerinizi yoklayın lan, zararlı cemiyetler nelerdi? Bu Teali İslam Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti'ni desteklemiştir. İngiliz mandacısı bir cemiyettir, keza üyelerinin yarısından çoğu da zaten İngiliz'dir.
Teali İslam Cemiyeti, Anadolu'da verilen milli mücadeleye KARŞI çıkmıştır.
Teali İslam'ın başkanı ise, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'dir. (Yine Atatürk konulu yazımda kaynak da belirtmiştim kendisiyle ilgili. Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı'nın bilinen 3 MASON şeyhülislamından biridir.)
Ardından Kurtuluş Savaşı kazanılır, milli mücadele ve Türk halkı galip gelir. Ve Teali İslam'ın kurucu üyelerinden Said Nursi efendimiz ise birdenbire vatansever kesilir. Bak sen şu işe.
Kaypaklık.
Kötü şey.
Ve Said Nursi'yi hem Yeşilay, hem Teali İslam konusunda aynı argümanlarla savunuyorlar. "Said Nursi sadece toplantılarına giderdi onların, aktif bi üyesi değildi."
Heeee... Oldu canım.
Haziran 2011'de Yeşilay'ın masonik bağlarını ortaya çıkardığımızda da, "eeööö... yok yok kurucusu değilmiş" diye haber verirler.
Kaypaklık.
Kötü şey.
Sevgili nurcu kardeşlerim, ben sizi yaftalamıyorum. Masonlar için bile demiyor muyum "her mason olan vatan haini ya da kalleş olacak diye bir şey yok, insanlara cephe almayın hemen" diye? Onlar için dememişim, size de demem. Fakat istiyorum ki siz de uyanın artık, görün kimlerin sizi kullandığını. "Yüoo ben hiç de kullanılmıyorum", kullanılıyorsun canım kardeşim, kullanılıyorsun.
O "abi evleri", dünyanın dört bir yanındaki Türk okulları, cemaatler, sırf dersanelerden gelen parayla mı kuruluyor? Bu değirmenin suyunun geldiği yerler CIA'dir, ADL'dir, B'NAI B'RITH'tir, siyonist ve yahudi kuruluşlardır.
O Türk okullarında yetiştirdikleri çocukları da kullanacaklar, merak etmeyin. Onca şey anlattım, gösterdim, izah ettim, kaynak verdim. Daha ne yapayım ulan size? Necmettin Erbakan sevmemiş, siz niye seversiniz bu Fetullah'ı?
Silin ulan artık gözünüzdeki çapakları. Ne diyim mına koyim daha? Daha ne yapayım ben?
O Risale denen saçmalıkları da başka bir yazıda ifşa edecem inşallah. Ama en basitinden;
"Ve yazmasını ve intişarını men etmek zamanlarında dört defa zelzelelerin başlaması ve intişarıyla durmaları ve Anadolu da ekser okunması İkinci Harb-i Umuminin Anadolu ya girmemesine bir vesile olduğu..."
Meali: Risale-i Nur yasaklandığı zamanlar depremler olurmuş, yasak kalkınca depremler dururmuş. İkinci Dünya Savaşı'na katılmamızı da Risale-i Nur engellemiş.
Ehehehehehehehehehe.
Olum bu ne lan, Age of Empires mı oynuyoruz? Bunlara mı inanıyosunuz? Bu mu anlatıyo şimdi Kuran'ın bilinmeyen yönlerini?
Maklubeyi fazla kaçırmışsınız şakirt kardeşlerim, biraz protein ve b12 vitamini alın.
Şimdi bana "sen ne anlarsın bre zındık, oradaki ilimi anlamak senin neyine" felan diyeceksiniz biliyorum. Sizin bu dediğiniz "sen bizi anlamazsın, biz erdik, olgunlaştık, aydınlandık" triplerine giren entel kardeşlerimiz de "ben Allah'ım, sen Allah'sın, kedi de Allah, köpek de Allah" gibi şeyler söylüyorlar.
Yani sizin de onlardan bir farkınız yok. Gidiş yollarınız farklı ama sonuçlarınız aynı.
Ve sonuç ise şu: Hem nurcu, hem müslüman olunmaz.
Ciddi söylüyorum üzülüyorum bunların peşine takılan insanlara. Hem ideolojik olarak, hem inanç olarak sömürülüyorsunuz.
ARTIK SIĞIR OLMAYIN, GÖRÜN GERÇEKLERİ.
Artık bitiriyorum bu yazıyı. Son olarak bir ricam var.
Taraflı da olsanız olaylara tarafsız bakın.
Kemalistler dincilere, dinciler kemalistlere önyargılı yaklaşmayın. Dolduruşa gelmeyin, salak olmayın, Sezar'ın hakkını Sezar'a vermekten çekinmeyin..
İster ateist olun, ister katolik, ister müslüman, zerre umrumda değil. İster Che Guevera'yı idol alın, ister Türkeş'çi olun, ister Hümeyni'yi savunun, zerre skimde değil.
Karşı olduğumuz şey aynı olduğu sürece birlik de oluruz, beraber de hareket ederiz.
Yeter ki 1 lira eksik veren bakkalı dövecem diye eve giren tüpçüyü gözardı etmeyin.