Deşifre-Munati Ekibi
  11 Eylül Olayı Bölüm 1
 
İnsanları kontrol altında tutmanın en güvenilir yolu nedir biliyor musun? Onları özgür olduklarına inandırmaktır. Eğer doğumundan itibaren insanlara birtakım zorunlulukları ve dogmaları "iyi" şeyler olarak dayatırsanız, normal olmayan şeyleri zamanla normal karşılar hale geleceklerdir. Ve hatta buna ses çıkarmayacakları gibi bu tabuları farkedip ses çıkaranları da kendileri susturmak isteyecek ve sistemi neredeyse dışarıdan hiçbir müdahale gerekmeden kendi içinde tıkır tıkır işleteceklerdir.

Özgür olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Köleliğin kalktığını mı zannediyorsunuz?

Medyanın başrolünde olduğu dayatmalarla doğumunuzdan itibaren bilinçli bir zihin kontrolü altında tutuluyorsunuz.

Ve size çok açık yüreklilikle bir şey söyleyeyim mi?

Bugün bize "normal" gelen birçok şey aslında normal değil.

Onların "doğru" belirlediği ve doğduğunuz günden itibaren dayattıkları birçok şey, aslında doğru da değil.

Bazı yazılara başlamadan önce size "eğer bu okuyacağınız ilk yazımsa, bunu okumayın ve başka bir yazıya geçin" gibi şeyler demişimdir. İşte bu yazı dizisi de onlardan biri olacak. Hatta bu yavşağı uzun süredir okuyorsanız bile, ona rağmen hazmetmeniz zor olacak bu ve bundan sonraki birkaç yazıyı. O yüzden baştan anlaşalım, biraz kitabın ortasından konuşacam. Önce 11 Eylül olaylarını vesaireyi inceleyecez, fakat ilerleyen kısımlarda -3. yazıda- meselenin en derinine, yani insanın kibrine ve Lucifer'a odaklanacam. Bu yazıda size sadece okuduğum ve öğrendiğim mevzuları gösterecem, soft başlayacam, fakat daha sonra Lucifer ve insanlarla ilgili sikimsonik gözlemlerimi de anlatacam. Zira bu Rothschild veya Rockefeller gibi federal rezerv bankerleri şu an dünyada var olmasaydı, onların yerine elbet başkaları geçecekti.

Senaryo belli kaynatasız, gör artık büyük resmi. Bu dünyanın baş karakterleri; zayıf yaradılışlı, irade sahibi insan ve bu insana hiçbir şey yapmayan, sadece ona teklif sunarak içindekini dışa vurmasına vesile olan bir Şeytan. O sebeple ki "kişilerin" üzerinde fazla durma, sen bu kişilerin eğilimlerine ve "fikirlerine" odaklan ki, yarın aynı haltları ambalajlarını değiştirerek sana yedirmeye kalkmasınlar. Matematik sınavına hazırlanırken çözdüğün sorunun sayılarını ezberleme yani, çözümünü öğren. Zira sınavda aynı soruyu rakamlarını değiştirerek tekrar soracaklar sana.

Neyse, o konulara yazının ilerleyen bölümlerinde girecem, fakat yine de uyardım ki kendini sonunda "-ist" olan bir sıfata layık gören fanatikler ve kıçıkırık mühendislik fakültesinde akışkanlar mekaniği vizesine giriyor diye kendini bilim adamı zanneden önyargı sahibi vasıfsız dangalaklar okumasınlar bu yazıyı. Onlar okumasın güzel kardeşim, popüler olmak değil benim amacım, siktirtmesinler o "izm"lerini. İnsan doğası gereği kusurlu olmaya mahkumdur ve insan elinden çıkan her şey kusurludur. Kendilerini bu kusurlu fikirlere uydurmaya çalışan, tabu edinen ve o tabularını kaybetmemek için direnen sığırlar okumasınlar bu yazıyı.

Ben kimseye savunduğu fikirler yüzünden sığır demem. Kendini o fikirleri savunmak zorunda hissettiği için sığır derim.

Bilirsiniz Atatürk hakkında upuzun bir yazım var. O yazıdan kemalistler de, dinciler de hoşnut olmadılar zaten doğal olarak, zira iki kesimin de işine gelmedi orada anlatılanlar. Fakat o a4 kağıdına bassan 30-40 sayfa sürecek yazıda, ben en çok tepkiyi ne yüzden aldım biliyor musunuz? %95'inde Atatürk ve masonluk hakkında konuştuğum yazıda en çok tepkiyi "komünizm" ve "Lenin" için ettiğim 2 paragraf yüzünden aldım.

Karagümrük çocuğuyum sözüm senettir, ben demagoji yapmam, çarpıtma yapmam. Size yemin ederim ki ben o yazıda komünizmin, kapitalizm için yaratılmış olduğunu ve Lenin'in Alman masonları tarafından finanse edildiğini anlattığım için itin götüne sokuldum.

Bakın, o dediklerim doğru bilgilerdir, fakat onu sonra konuşuruz. Benim hakkımda atılıp tutulması da zerre kadar sikimde değil, onu da geç. Benim anlamadığım nokta şu, bu topraklarda yaşayan insanlara ne oluyor da elin ithal karakterlerini böylesine sahipleniyorlar?

İnsanlar farkında değiller veya farkındalar da adını koyamıyorlar, fakat bu milletin Osmanlı'nın dağılma döneminden itibaren karşılaştığı en büyük tehlike ne biliyor musunuz?

Hep ona işaret ettim zaten yazılarımda, fakat daha da gözünüze gözünüze sokmak için açıkça söyleyeyim ne olduğunu.

Bu ülkede öyle bir jenerasyon yetişiyor ki, Allah'a, peygamberlere ve dinlere küfredildiğinde "düşünce özgürlüğü" diyorlar. Atatürk'e veya Türk tarihine salladığınızda "bunlar bize gösterilmeyen gerçekler" triplerinde aydınlık taslıyorlar. Fakat metal grubu Iron Maiden'ı eleştirdiğinizde (bakın küfrettiğinizde demiyorum, eleştirdiğinizde diyorum) aslan parçası kesiliyorlar. Rock grubu Pearl Jam'e laf ettiğinizde "onlar yıllardır bu müziği yapıyorlar tamam mıııaaaa" gibi sikimsonik argümanlarla birer dava adamı kesiliyorlar. Elin abidik gubidik liderlerine, yazarlarına, sözde bilim adamlarına laf ettiğinizde "sen kimsin ki" diyorlar.

İşte en büyük tehlike bu.

Tarihteki adı "jön Türk" sendromu, günümüzde benim deyimimle "ekşici" sendromu.

Size anlattığım çoğu şeyi siktir edin, hepsini unutun, fakat şu dediğimi unutmayın. Kahramanları, fikirleri ve değer yargıları ithal olan bir milletin, geleceği de ithal olacaktır.

Doğumlarından itibaren medyanın da dayatmaları ve körüklemeleriyle, bu içlerinde zaten müthiş bir aşağılık kompleksi barındıran aydın olma meraklıları, ne idüğü belirsiz batı dogmalarını sahipleniyorlar.

Jön Türkler kimlerdi biliyor musunuz? Fransa'da bir süre yaşamış, oranın kültürünü Osmanlı'ya empoze etmeye çalışmış ve bu sayede zaten çöküşte olan devletin çöküş hızını ivmelendirerek arttırmış bir grup özentidir.

Ekşiciler kim peki biliyor musunuz? Batı, bilim, demokrasi, medeniyet adı altında kendisine dayatılanları "doğru" benimseyip, başkalarına da dayatmaya çalışan gerizekalı embesillerdir. Ekşi sözlük yazarları değil. Yoksa Ekşi Sözlük denen yer benim sikimde bile değil, orası İstiklal Caddesi gibi, Facebook gibi her telden insanın bulunduğu bir yer. Bu sebeple çok iyi bir gözlem aracı. İnsanların yönelimlerini, dışavurumlarını, aşağılık komplekslerini ve nelere özendiklerini gözlerinizle çırılçıplak görebileceğiniz harika bir mecra. Hayatı boyunca hiçbir sike derman olamamış tiplerin Facebook veya Twitter biyografilerinde kendilerine "fotoğrafçı, eleştirmen, sosyalist, devrimci, hede hödö yazarı" gibi içi boş ünvanlar takmaları, benim için parayla bile satın alınamayacak değerde bi gözlem aracıdır kaynatasız. Tabi bu "kendini önemli biriymiş gibi hissetme ihtiyacı"nı internet üzerinden gideren tek güruh bizim garip Kezbanlarla ekşiciler değil. Çok matah bir bok sandığınız tiplerde de durum aynı.


Tipe bak tipe tipe. Paris Hilton aktris, şarkıcı, iş kadını, moda tasarımcısı, yazar, Rus çarı, Eflak ve Boğdan prensi, Avusturya Arşidükü falanmış kendisine göre. La kızım senin tek olayın milyarlarca dolarlık mirasın ve porno görüntülerin. Şu son ikisi olmasa, senin orada saydıklarını kimsenin sallamayacağını sen de çok iyi biliyorsun. Kendini ispat çabası, adamı yer bitirir moruk. Paris Hilton gibi popülist bir örnek vermem de sizi aldatmasın, nasıl ki ben burada sadece konu mankeni olarak seçtiysem Paris'i ve Paris benim zerre kadar sikimde değilse, aynı şeyi ekşiciler üzerinden de yapıyorum. (Kezbanların Sezen Aksu'ya Sezen demelerine çok özendim o yüzden Paris diyorum)

Ve işin acı tarafı bu tatlı su hümanistleri, şu an bu ülkenin üniversite okuyabilme imkânına sahip olan kesimi. Üniversite denilen yer lisenin isim olarak daha afilli olanıdır ve bazı çok istisnai bölümler haricinde üniversite okumak size hiçbir sikim kazandırmaz. Fakat üniversite, size bir şeyler "kazanabilme olanağı" verir. Ve bu "ha yabancıysa iyidir" kafasındaki, imkân sahibi denyolar, yarın bankada karşılaşacağınız sıfatsız Gökhan Bey olacaklar. Üniversitede hoca olacaklar. En çok okunan gazetelerde yazar olacaklar. Belki hepsi Nobel alamayacak ama, twitter'a "İngilizce" bir cümle yazdıklarında yüzbinlerce kişi tarafından takip ediliyor olacaklar. Bu insanlar yarın hayata karışacaklar.

Çocukken Hugo seyrederdik ya, orada 3 hakkını da 20 saniyede harcayan yeteneksiz dallamalar olurdu ve tüm Hugo izleme zevkimizin içine sıçarlardı. İşte bu vasıfsız hıyarlar artık büyüdü. Artık bu gerizekalı vasıfsızlar aramızdalar. Ve bu gerizekalı vasıfsız tipler kendilerine doğru diye dayatılanları mutlak doğru kabul edip, kendisinden olmayanlara "yobaz, dinci, faşist, gerici, muhafazakar" gibi etiketler takar oldular.

En büyük tehlike bu işte, eğer farkedebiliyorsanız.

Farkedebiliyor da adını koyamıyorsanız, insanlara bunu söyleyemiyorsanız, veya önemsiz görüyorsanız, o zaman bu yazıyı dikkatle okuyun. Biliyorsunuz aylardır yazı yazmıyorum, çok uzun süredir kendi çapımda araştırmalar yaptım bu yazı için. Sadece okumadım, ona buna fikir danıştım, doğruyu da yanlışı da dinledim. Hangisi doğrudur hangisi yanlıştır diye bir önyargıda bulunmadan sadece gözlemledim ve dinledim, en sonunda kendimce bir sonuca vardım. Ben bu öğrendiklerimden önemli gördüğüm kısımları sizlerle paylaşacam ve hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu seçme kararını size bırakacam. İnsan yığınlarının nasıl medya ve dayatmalarla kontrol edildiğini ve aslında insanların "gerçeğin" değil, kendi inanmak "istedikleri" şeylerin savunucuları olduklarını gösterecem.

Gerisi size kalmış taşağını yediklerim. Artık konuya giriyorum. Dersimiz 11 Eylül olayları.

Şimdi 11 Eylül 2001'in ıncığını mıncığını inceleyecez, fakat ondan önce size durumun ne olduğunu, ortada hangi iddiaların döndüğünü izah etmem lazım. Biraz konu hakkında bilgi verecem, okurken bir süre sıkılabilirsiniz fakat bunları bilmeniz konuyu anlamanız için kesinlikle şart. Biz çok severiz hiçbir şey bilmeden  fikir sahibi olmayı, fakat ben o boku burada asla yapmadım, yapmam. Anlattığım her şeyi olabildiğince mantıklı delillere dayandırdım bugüne kadar, yoksa etrafta 2 kitap okuyup "oh yeah çözdüm olayı, kralını sikerim" diye ahkâm kesen dallama çok, onlardan bir farkımız olsun di mi kaynatasız? 11 Eylül konusunda ortalık adeta "bilgi çöplüğü"ne dönmüş durumda, fakat psikopat olduğum için bu çöplerin çoğunu karıştırdım, elle tutulur olanlarını gün ışığına çıkarmaya çalıştım. Şimdi azcık sabredin ve anlatacaklarımı dikkatle okuyun, daha sonra gerçekler bir bir ortaya dökülecek. Karagümrük çocuğuyum, sözüm senet.

11 Eylül 2001 olayları sonrası, ABD'nin bunu bahane ederek sırasıyla Afganistan ve Irak'a girmesi dahi, bu sözde terör saldırılarının birer kurmaca olduğunu akıllara getirmişti zaten (ki ileride deliller eşliğinde detaylandıracaz bu durumu). Bunun üzerine Zeitgeist, Loose Change gibi popüler yayınlar ve WeAreChange gibi "haydi açın gözlerinizi, bizi kandırıyorlar" mottosuyla hareket eden gruplar, İkiz Kuleler'e CIA bağlantılı adamların kullandığı uçaklar ile saldırıldığını ve daha sonra bu binaların patlayıcılar ile yıkıldığını iddia etmişti. Netekim bu iddia ilk bakışta mantıklı da gelmişti birçok insana.

Burada 11 Eylül saldırıları için daha önce 2500 kere duyduğunuz argümanları çok da detaylı anlatmayacam, onu bir belirteyim. Bu hikâyelere Zeitgeist'tan falan da ulaşabilirsiniz zaten, fakat hem vicdanımı rahatlatmak için, hem de size "bu da var, bakın bu da var" diye gösterip bir seçim yapabilme olanağına sahip olmanız için ortada dönen tüm iddiaları özetle anlatacam. Zeitgeist ve onun gibi diğer "truth movement" (hakikat hareketi) olarak adlandırılan, gerçeğin aslında patlayıcılar olduğunu belirten, ABD hükümetinin yalan söylediğini savunan birçok popüler yapım piyasada cirit atıyor. AE911Truth.org adında bir oluşum var ki, burada gerçekten mühendisler konuyu incelemişler ve patlayıcılar kullanıldığına dair deliller sunmuşlar. Buna ek olarak zaten onlarca, belki de yüzlerce görgü tanığı var ve bu tanıklar binaların yıkılış anında patlama sesleri duyduklarını söylüyorlardı. Hatta bazıları uçak çarpmadan önce lobide bombaların patladığını bile söylüyor. O siteden veya Youtube'dan bile ulaşabilirsiniz bu olay anında açıklama yapan görgü tanıklarının veya itfaiyecilerin sözlerine.

Şahsi fikrim de o ki muhtemelen patlayıcılardan da bir şekilde faydalandılar İkiz Kuleler'in yıkımında.

Biliyorsunuz 11 Eylül'de İkiz Kuleler dışında 3. bir bina daha yıkıldı, o da 7 numaralı Dünya Ticaret Merkezi'ydi.

7 numaralı Dünya Ticaret Merkezi'nin (WTC7) yıkım sebebini "yangın" ile açıkladılar uzun bir süre, zira uçak falan çarpmamıştı bu binaya. Fakat çelik konstrüksiyonlu bir binanın yangından yıkılması gerçekten de oldukça zordur ve tarihte bir örneği olmamıştır. Hatta İkiz Kulelerin (7. bina hikayesine kısa bir ara) yıkılmasına da, uçaktaki jet yakıtının yanarak çeliği eritmesi sebep gösterilir. Zira tek başına bir "yolcu uçağı" çarpması, o türden binaları kolay kolay alaşağı edemez. Peki "jet yakıtı" çeliği eritebilir mi? Edindiğim bilgilere göre bu durum pek de sabit değil, yani jet yakıtının miktarına, çeliğin alaşımına ve daha birçok farklı etkene bağlı olarak değişken bir durum bu. Fakat birçok mühendis bunun mümkün olamayacağını söyler ve 10 yıldır aralarında tartışır dururlar "eritir mi eritmez mi" diye. İşte olay anındaki sıcaklığın bilmem kaç derece olduğunu, ama metalin erime noktasının çok yüksek olduğunu ve bunun mümkün olamayacağını yıllardan beri papağan gibi tekrarlar dururlar. Sonra bir diğer grup da "hayır lan eritir, bak biz erittik" diye bunlara anti tez oluştururlar, olay kısır döngü içerisinde kaybolur gider. Fakat bu "hakikat"i savunan müyendiz arkadaşların ihmal ettiği bir durum var ki, o binaların yıkılması için jet yakıtının illa çeliği eritmesi de şart değil. Jet yakıtının, çeliği erime noktasına yakın bir sıcaklığa ulaştıracak kadar yakması da, çelik binanın yapısını ve direncini zayıflatmak için yeterlidir gayet.

Peki İkiz Kuleler'in enkazında metal eriyiği bulundu mu? Evet, hem de babalar gibi bulundu.Şöyle de hoş bir video'su var bu mühendis arkadaşların, oluk oluk akan metal eriyiği görüntüleri ve buna tanık olan itfaiye memurlarının ifadeleri var içinde.. NIST (ABD'nin TSE'si gibi bir şey, resmi standart enstitüsü) yıllarca inkâr etti bunu, fakat hakikatçi arkadaşlar metal eriyiği örnekleri bulduklarını ısrarla kafalarına kaktılar. Sonra yanılmıyorsam NIST bu konuda "eeöö haklı olabilirsiniz ama tam olarak öyle değil" gibi yumuşak bir politikaya geçti. Peki bulunan bu metal eriyiği, jet yakıtının uzun süre yanmasından mı kaynaklanıyordu, yoksa patlayıcılar mı sebep oldu bu duruma? Ehehe işte tüm kavga da buradan başlıyor zaten gadasını aldıklarım.

Resmi kurum olan NIST'in en büyük hatası, Dünya Ticaret Merkezi binalarının yıkılışında "patlayıcı" ihtimalini göz önünde bulundurmamasıydı. Evet, milyonlarca dolarlık bütçe ayrılan araştırmada, yeterli delil olmadığı için patlayıcı kullanılma ihtimalini göz önünde bile bulundurmamışlar, hiç o konuyu siklememişler. Fakat sonradan şu anlaşıldı ki; 2. kulenin yıkılması sonucu büyük enkaz parçaları 7. binaya çarpmış ve burada ciddi hasarlar oluşturmuştu. Şimdi birbirlerini yiyip duruyorlar "hiç uçağın çarpmadığı bina, öbür kuleden düşen parçalar yüzünden mi yıkıldı, hangi yangındandı yeaea" diye. Yani "truther"lar patlayıcılar kullanıldı derken, resmi kurumlar enkaz yüzünden hasar alan binanın yangın sebebiyle direncinin iyice azaldığını ve bu sayede yıkıldığını söylüyorlar.

Sonra baktım ki, konu bu "hakikat" arayan kişilerin ve "resmi" hikâyeyi savunan kişilerin arasında bir çekişmeye dönmüş durumda.

Kısır döngü yaratıyorlardı. Zira insanlar sadece inanmak istedikleri senaryoya inanıyorlardı, kimin delillerinin bilimsel olarak doğru olduğu insanların umrunda bile değildi. ABD'nin şerefsiz politikasından ve siyonizmden rahatsız olanlar hemen bu patlayıcı senaryosuna sarılıyorlardı. Ekşici Amerikalılar da "olur mu öyle şey yeaa, teröristler uçakla yıktı işte" triplerinde Polyanna'cılık oynuyorlardı.

Olayın teknik kısmından az çok haberiniz oldu, yani matematiksel olarak %100 yanıltamadılar hala resmi senaryoyu ve bu nedenle de tartışmalar sürüyor. Şimdi siktir edin metali çeliği izeli, size sadece bir örnek vereyim.



Resimde gördüğünüz kişi Hollandalı patlayıcı uzmanı ve patlayıcı şirketi sahibi Danny Jowenko'dur ve hakikat hareketine bir şekilde dahil edilmiştir. Öncelikle kanıt olsun diye şuvideo'nun link'ini vereyim (seyretmeyin özet geçecem). Ardından bizim "hakikatçi" mühendislerin haberini de vereyim: aha bu.

Nasıl ki Türkiye'de bilardo deyince akla bir tek Semih Saygıner geliyorsa, Hollanda'da da (dadada ne amına koyim) patlayıcı denilince akla gelen tek kişi bu Danny Jowenko'dur. İlk verdiğim videosu ise çok meşhurdur, size konuyu özetleyeyim. Patlayıcı uzmanı olan bu abimize, 7. Ticaret Merkezi'nin yıkıldığı video'yu izlettiriyorlar ve o binanın Dünya Ticaret Merkezi binası olduğunu söylemiyorlar. Buna rağmen Jowenko video'yu izler izlemez "bu kesinlikle kontrollü yıkım, eminim" diyor. Bunun altında bir şey aramayın, adam rol yapmıyor, anlatacam birazdan neden rol yapmadığını.

Bunları söyledikten birkaç yıl sonra, 2011 yılında Jowenko bir araba kazasında ölüyor ve ortalık ayağa kalkıyor. Şu AE911 Truth mühendisleri, Jowenko'nun video'sunu ve ölümünü sık sık dile getirir seminerlerinde "gerçekleri söyleyenleri öldürüyorlar " diye.

Fakat ben her gördüğüm sakallıya dede der miyim? Karşı tarafı dinlemeden fikir sahibi olur muyum?

Bakın aynı Danny Jowenko, İkiz Kuleler'in yıkımı için ne diyor? Bu video yalnızca 2.000 kere izlenmiş durumda (seyretmeyin özet geçecem).

Danny Jowenko'nun dedikleri kısaca şunlardır: "Hayır İkiz Kuleler'in patlayıcılarla yıkılması imkansız, çünkü 7. bina temelden yıkılmıştı, ama İkiz Kuleler yukarıdan başlayarak yıkılıyor. Her kata ayrı ayrı patlayıcılar koyarak binayı yıktıklarını söylemeyin bana, böyle bir şeyi ayarlamak 1 yıl sürer"

Ve bu video'yu hiçbir "hakikat"çi site göstermez.

O AE911 Truth sitesindeki mühendislerin hala ölümü üzerinden prim yapmaya çaıştığı Danny Jowenko, aynı zamanda İkiz Kulelerin yıkım şeklinin 7. binadan çok farklı olduğunu ve İkiz Kuleler'de patlayıcıyla yıkım yapılmadığını söylüyordu.

Jowenko'nun "bu bina patlayıcılarla yıkılmış olamaz" iddiasında haklı olup olmadığının bir önemi yok, konuyu kaçırmayın, önemli olan bu adamın bunları "demiş olması". Yani Danny Jowenko'nun öyle hakikatçılarla beraber bu yola baş koymuşluğu falan yok ortada, fakat bu adamı öyleymiş gibi gösteriyorlar hala.

İnsanlar hata yapabilir, mühendis veya bilim adamı olsalar bile, yaptıkları deney ve gözlemlerde bazen yanlış sonuçlar da elde edebilirler. Buna eyvallah. Fakat bu AE911truth.org adındaki "haydi gerçekleri ifşa edelim, bizi kandırıyürler, öldürüyürler " adamcıklarının Danny Jowenko üzerinden yaptığı şey nedir biliyor musunuz?

Cımbızlama ve dezenformasyondur.

İnsanları yanlış veya eksik deliller ile bir şeylere yöneltmeye çalışmaktır...

Sonradan baktım ben bu sevgi kelebeği AE911Truth'un ne mal olduğuna (ki piyasadaki en büyük "gönüllü" oluşumdur İkiz Kuleler'in patlayıcılarla imha edildiğini savunan). Adamlar bir "bağış" sistemi kurmuşlar, tabi böyle gerçekleri su yüzüne çıkartıyorlar ya hesapta, yüzeysel bilgilerle sadece inanmak istediğine inanan saf ve naif insanları suistimal etmek de kaçınılmaz hale geliyor. Birçok farklı DVD satıyorlar her biri 19-20 dolar civarında olmak üzere. Ve sonradan öğrendiğim bilgilere göre bu insanlar bu iş üzerinden ayda onbinlerce hatta belki de yüzbinlerce dolar kazanıyorlar.

Bunun altında ilk başta bir şey aramamıştım, zira bizim insanımız çok sever "sürünen" sanatçıları, film oyuncularını vs... Adam mühendisse, bu onun işiyse ve vaktini buna ayırıyorsa, para kazanması da normal demiştim ilk başta, eyvallah. Fakat bu Jowenko örneğinde gördüğüm gibi yaptıkları çarpıtmaları yakalamam ve bu müthiş miktarlarda para kırma mevzuları üst üste eklenince kıllanır oldum bu heriflerden. Ayrıca şöyle de bir durum var ki;


Nasıl oluyor da ABD hükümetinin yalan söylediğini iddia eden bir oluşumun lideri FOX'ta, CNN'de, orda burda haberlere çıkabiliyor?

Açıkçası ben şahsen, medya tarafından desteklenen ve fazla profesyonel görünümlü dökümanlar hazırlayan bir güruha güvenmem (sebeplerini öğreneceksiniz). Samimiyetsiz.

Ve ayrıca şunu farkettim, ne Zeitgeist'taki veya bu AE911Truth gibi diğer hakikat hareketlerindeki "patlayıcı" senaryosu, ne de resmi senaryo tek başlarına durumu izah etmeye yetmiyordu. İçim hiç rahat etmiyordu, zira iki tarafta da hep eksik noktalar kalıyordu. İki taraf da kendi aralarında bazı konularda uzlaşmaya bile başlıyorlardı zamanla.

Canlar.

Gelin biz bunlardan uzak duralım olur mu?

Zira bu adamlar işi yokuşa sürüyorlar. 10 yıl geçti olay üzerinden, hala bir sikime varamadılar.

Laboratuvarımız, olaya ait inceleyebileceğimiz parça örneklerimiz, tesislerimiz yok. Gelin biz "gerçeğe" evde kendi imkânlarımızla ulaşmaya çalışalım.

Kendinizi çok mu küçümsüyorsunuz?

Size 50 kere kendinizi küçümsemeyin dediysem, bunu size kuru sıkı gaz vermek için demem ben. Şimdi gelin kendi halinde bir insan bile neleri farkedebilir bunları görelim. Birazdan anlatacağım çoğu şey Simon Shack adında kendi halinde bir İtalyan tarafından bulunmuş, fakat ne hikmetse hiç kimse tarafından konuşulmayan şeylerdir. Şu yukarıda bahsettiğim "hesapta" gönüllü adamlar bile bu adamın bulduklarını ya toptan inkâr ediyorlar, ya da görmezden geliyorlar. Zira başka çareleri yok, çünkü hakikat tamamen kendi anlattıkları değil.

Bu Simon Shack adlı cengaverin September Clues adında bir belgeseli ve sitesi var (http://www.septemberclues.info). Ve ne hikmetse bu AE911Truth'un veya diğer zırvalıkların Facebook'ta yüzbinlerce hatta milyonlarca takipçisi varken, bu garibim Simon'ın sitesinde taş çatlasa 20-30 kişi online oluyor. Ben sizi şimdiye kadar hiçbir siteye, hiçbir kaynağa kolay kolay yönlendirmedim, arada link paylaşırım "bu konu burada var" diye, fakat sizleri ilk defa gözüm kapalı bir kaynağa yönlendirebilirim.

Peki nasıl bu kadar eminim? Nasıl ikna oldum? Onlarca üst üste koyulmuş "gerçek delil" ile. Gidip bu Simon adlı cengaver arkadaşın anlattıklarının hepsini teker teker farklı arşivlerden, CNN, FOX, NBC kayıtlarından kontrol ettim, psikopatlık parayla mı amına koyim? Sizin de sağlamasını yapabilmeniz için anlatacağım her şeyin altına, bu televizyonlara ait video kayıtlarını verecem. Bu September Clues belgeseli 2-3 hatası dışında olayı o kadar iyi çözmüş ki, ortalığın amına koymuş resmen. Fakat sikleyen var mı dersen o yok işte. Neyse.

Şimdi bir sigara yakın, arkanıza yaslanın, ve bende kalın. Zira şimdiye kadar size anlattığım her şey tıraştı, bu yazı esas şimdi başlıyor.

11 Eylül 2001 günü sadece 5 TV kuruluşu ve bunların kardeş kanalları olay yerinden canlı yayın yaptı. Sonra 36 adet "amatör" kayıt televizyonlarda fink atmaya başladı. Gelin canlı yayınlardan başlayalım, Fox'un canlı yayınına bakalım. (çarpma anının link'i)

Fox 5 kanalı, 2. uçağın çarpma anını aynen şu şekilde yayınladı, ağır çekim alalım mı?




Saat (ABD): 09:03:11

Ne seyrettiğinizin farkında mısınız?

Gelin zoom yapıp parça parça inceleyelim şimdi, arka sıra dinle burayı evladım sikerim kaynatanı.

Sağdan girdi kadraja uçak, birazdan çarpacak.


Şu an çarptı.

İyi de o ne?

Şu an görmekte olduğunuz şey, bir gökdelene A yüzünden girip B yüzünden çıkan uçak kokpitidir. En ufak bir hasar almadan, dağılmadan.

Patlamanın alevleri binanın (bize göre) sol yüzünde şu an oluşuyor ve uçak kokpiti ilerlemeye devam ediyor.

Kokpitin devamı da çııkıyor dışarı, patlama alevleri kamufle etse de dağılmadan ilerlemeye devam ediyor. Taa ki...

Ekran kararana dek...

Lakin bu nasıl bir uydu hatasıysa, tam dünya tarihinin en ilginç anına denk geliyor ve kanalın logosu, alt yazıları vs bundan etkilenmiyor. Bu paranoya değil, birazdan üst üste koyacağımız 2500 şey ile beraber neden paranoya olmadığını sen de anlayacaksın kaynatasız.

Tamam çaktırma, ver görüntüyü.

Geçti, devam et.
Bu nedir?

Açıklayacaz, paniğe mahal yok.

Şimdi söyleyeceklerimi dikkatle ve önyargısız okuyacaksınız. Zira henüz konunun başındayız, dediğim gibi ben de kolay ikna olmadım bunlara, o sebeple sabırla parçaları birleştirmeme izin verin. Daha sonra kararı kendiniz vereceksiniz zaten.

Gelin benimle.

Olay nedir biliyor musunuz kaynatasızlar? 

Uçak diye bize izlettirilen şey yalnızca bir bilgisayar animasyonundan ibaret.


Ve bu uçak animasyonunun bitiş noktasını tutturamıyorlar, zira İkiz Kuleler'i çeken kamera hareket halinde. Bakıyorlar uçağın kokpiti fırladı gitti kulenin öbür ucundan, yarım saniyelik bir gecikmeyle (refleks) görüntüyü karartıyorlar.


Komedi gibi di mi?

Peki nasıl emin olabiliriz böyle bir şeyin yaşandığından?

Diğer çekimlerle ve fotoğraflarla kıyaslayarak tabi ki. Diğer çekimleri aşama aşama inceleyecez, aklınıza gelen her sorunun bir cevabı var, hiçbir noktayı boş bırakmayacam. Bundan olabildiğince emin olarak sabırla okuyun bu yazıyı.

Şimdi gelin, FOX TV'de yaşanan bu doğa olayının gerçek olduğunu varsayalım. Yani diyelim ki gerçekten bizim müslüman teröristlerin uçağı iman gücüyle kuleyi delip geçmeyi başardı, o pilot kabini parçalanmadan çıktı kulenin diğer ucundan, eyvallah. Newton'un da amına koyduk. Bu durumda sizlere kulenin arka yüzünü göstermek durumundayım sevgili kaynatasızlar,

Hani la delik? Uçağın pilot kabini fırlamıştı oradan, nerede olum uçağın delip geçtiği yarık? Bak fotoğrafı çeken adamın ismi, çekiş saati bile yazıyor orada. Nerde lan uçak kokpitinin delip geçeceği büyüklükte bir yarık burada?

Delik falan yok, 2. patlamanın yaşandığı güney kulesini yakından görüntüleyen video'ların hepsine bakın, bu kulenin arka yüzünde bir yarığa falan rastlamayacaksınız.

Diğer video'ları daha sonra karşılaştıracaz, fakat önce TV'de verilen canlı yayınları bir halledelim gadasını aldıklarım.

Peki Fox Tv'deki bu canlı seyrettiğimiz kokpit faciası daha sonra televizyonlarda yayınlandı mı?

Ahaha, bu görüntü bir daha ne Fox TV'de ne de başka bir kanalda yayınlandı. Yalnızca CNN, saat 9:09'da Fox Tv'nin çekimini yayınladı (hani izleyicilere farklı açılardan seyrettirelim hesabı). Fakat bakalım CNN bu görüntüyü nasıl yayınladı?

CNN'in yayınladığı FOX TV kaydını veriyorum, tam o anın link'ini verecem sizlere, buyrun.



Ehehe, işte CNN, yukarıdaki seyrettiğimiz FOX TV kaydını aynen bu şekilde yayınlıyor.

Sansürde yeni bir çığır.

Dahiyane bir şekilde, (2 ş ile) eşşek kadar bir altyazı koyarak uçak ve kuleden dışarı fırlayan kokpit görüntüsünü kapatıyorlar, patlamadan sonra o bölgeyi gösteriyorlar.

Sanırım CNN ekibinin bu "sıçış anı"nı gizlemeye çalışmadığını, uçağın altyazı sebebiyle gözükmüyor oluşunu kasıtlı yapmadıklarını, tüm bunların tesadüf olduğunu iddia edecek bir sığır yoktur aramızda?

Fakat esas komedi bu değil.

Eğer CNN kaydını seyrederseniz, tam şu sırada telefonla bağlanan kişi "bazı insanlar FÜZE gördüklerini iddia ediyorlar, bu bir füze saldırısı olabilir" diyor. Ve CNN spikeri hemen "hayır hayır, biz öbür stüdyoda (Fox stüdyosunu kastediyor) BÜYÜK bir uçağın çarptığını gördük" diye olaya müdahale ediyor ve ardından kendilerini ispat etmek için Fox Tv'den aldıkları bu görüntüyü yayınlıyorlar. Dur dur tekrar vereyim, bak bunu.

Ve CNN spikeri bu görüntü yayınlanırken utanmadan sıkılmadan "to be sure, there it is, the PLANE" (emin olmak için bakalım, aha işte UÇAK) diyor.

Bu görüntülerde uçak görebilen var mı?

Bazı psişik güçleri olan otobüs şöförleri olur ya, 500 kişinin ayakta gittiği otobüste bile boş yer görebilip yolcu alır ya, "ablacım arkalar boş ilerleyelim" der ya, işte bu spiker de öyle bir şey. Kimsenin göremediği bir uçağı, sırf laf kalabalığıyla insanlara yedirmeye çalışıyor kendisi.

Bir diğer komedi ise, Fox TV daha sonra bu görüntüleri arşivlerinden kaldırıyor. Buyrun, her şeyin ispatı yine Simon Shack adlı psikopat cengaverin 8'er dakikalık 2 video'sunda, şimdi değil ama boş bir vaktinizde MUHAKKAK 2 bölümünü de seyredin (4 yıldır Youtube'da olan bu video'ların, ben bu satırları yazarkenki seyredilme sayıları 20 bin ve 14 bin):http://www.youtube.com/watch?v=vzCW197AqpM

Lütfen hem bu Simon'ı, hem de beni çürütmek için Fox TV'nin resmi arşivlerinden, bu ilk canlı yayın kayıtlarını bulun.

Bulamayacaksınız. Sadece o an izleyip de arşivleyen kişiler sayesinde ulaşabiliyoruz Fox'un gerçek 11 Eylül 2001 canlı yayın kaydına. Ki Fox baya bir uğraş verdi o kaydın yayılmaması için, siz de yukarıda verdiğim orijinal Fox kaydına silinmeden bir bakın derim. Çünkü şöyle bir durumla karşı karşıya gelebilir o link, tıpkı bugüne kadar olduğu gibi:


Ehehe.

Fox'un birçok kardeş kanalı da var (hani bizdeki Ntv, Ntvspor gibi), fakat onların canlı yayın kayıtlarını değiştirme gereği görmüyorlar. Zira bu kuleyi delip geçen "pilot kabini" faciası sadece tek kanallarında yaşanıyor.

Ve Fox, arşivlerinden kendi yayınlarını kaldırıp, diğer kanallardan kolaj görüntülerle yeni bir yayın kaydı oluşturuyor arşivde. İşte atıyorum 5 dakika ABC'den, 5 dakika CNN'den yayınlar koyup yeni ve hayali bir yayın üretiyorlar. Ve ne hikmetse, CNN'den aldıkları görüntüleri yayınladıkları sırada, az önce izlediğimiz telefonla bağlanan adam tam "bazı insanlar FÜZE gördüler" diyeceği sırada lafını yarıda kesiyorlar. Ahaha, alın tam o anı veriyorum size, lütfen seyredin, sadece 10 saniyelik kısmını seyretmeniz bile kâfi: buyrun.

Al bu da sadece uyduruk Fox kaydını seyretmek isteyenler için tam o cümlenin kesildiği an, "some people said that they saw..." derken kesiyorlar adamı aniden, çünkü cümlenin devamında "A MISSILE" (füze) gelecek.

Halbuki CNN ekranlarında biz bu telefonla bağlanan kişinin "bazı insanlar füze gördüklerini söylüyorlar" dediğine şahit olmuştuk. Muhtemelen telefonla bağlanan o kişi ekipten değildi ehehe.

Bu aslında birçok şeyin ispatı, fakat henüz size somut ispatlar sunmadım. Birazdan göreceğiniz onlarca şeyi üst üste koyduğunuzda tüm bunların bir anlamı olacak, sabredin kaynatasıyla dansettiklerim.

"BÜYÜK bir uçak gördük" diyen spiker Jim Ryan adlı kişi, hem Fox'ta hem Cnn'de bir müddet 11 Eylül saldırılarının canlı yayınını sunuyor. Hani şu "hesapta" rakip kanallar olan Fox ve Cnn'de... Bu nasıl oluyor peki? Jim Ryan 2. uçağın çarpmasından saniyeler sonra Fox TV'de "TERÖRİST bir saldırıyla karşı karşıyayız" diyen ilk kişiydi. Neyse onu siktir et de benim anlamadığım nokta hala şu; nasıl olur da rakip 2 kanal dünya tarihinin belki de en önemli anında çok az dakika aralıklarıyla aynı spikerle canlı yayın verebilir?

Hazır mısınız kaynatasızlar?

Hayatı altyazılı Cnbc dizilerinden öğrenen, ömründe bir kez bile diz kapakları yara kabuğu bağlamamış eğitimli sığırlar, siz de hazır mısınız?

Gerçeğin tokadını yemeye hazır mıyız?

Burada her şey açıkça izah ediliyor, seyredersiniz boş bir vaktinizde. Biz ise şimdi o anlatılanların doğru olup olmadıklarının bizzat kontrolünü yapacaz beraber.

Size 3 adet canlı yayın kaydı verecem kaynatasızlar, üşenmeden bu dediklerimi yapacaksınız, zira gözlerinizle görmenizi istiyorum. Zor bir şey değil, sadece 3 tane farklı pencere açacaksınız ve sizden bu 3 canlı yayın kaydının çok ufak kısımlarını seyretmenizi isteyecem (link'lere sağ tıklayıp yeni sekmede aç deyin).

Bu, ABD'nin baba kanallarından ABC'nin 11 Eylül 2001, saat 9:03'te yayınladığı 2. uçağın çarpma anına ait canlı yayın kaydı: ABC

Seyredin, 0:08'de bir "bi-biip" sesi duyacaksınız, bu sesten 17 saniye sonra uçak çarpacak.

Bu, CNN'in 11 Eylül 2001, saat 9:03'te yayınladığı uçağın çarpma anı: CNN

Seyredin, 0:55'te "bı-bırp" diye bir ses hatası duyacaksınız. O sesten 17 saniye sonra uçak çarpacak. (CNN kayıtlarında görüntü ve sesler arasında 2-3 saniyelik bir kayma var, görüntü ile sesleri aynı anda eşleştirdiğinizde o ses hatasından TAM 17 saniye sonra çarpma anı gerçekleşiyor)

Bu, CBS kanalının 11 Eylül 2001, saat 9:03'te yayınladığı uçağın çarpma anı: CBS

Burada biraz dikkat lazım. Seyredin ve video'nun sesini iyice açın, kadın 0:27'de kadın "that's correct" dedikten hemen sonra "şşhh" sesi duyacaksınız. Bu ses hatasından 17 saniye sonra uçak çarpacak.

Bunları bulan eleman aynı ses hatalarının FOX ve NBC'de olduğunu da gösteriyor fakat onları çıplak kulakla farketmek zor, ses grafiklerinden bakınca belli oluyor onlardaki falso

Peki tüm bunların anlamı nedir? Bu apayrı kanallarda 17 saniye önce gerçekleşen ses hataları ne demek oluyor? Gelin benle ve ayık olun, video'da anlatılmayan ufak bir detay var.

9/11 Commission (resmi kurum) 2. uçağın çarpma ve patlama anını, televizyonlarla uygun olarak "9:03:11" olarak belirliyor. Yani saat sabah 9'u 3 dakika ve 11 saniye geçe...

Fakat Lamont-Doherty Rasathanesi patlama anını "9:02:54" olarak belirliyor.

Bu rasathanenin tespit ettiği patlama anı, resmi hikâyedeki patlama anından 17 saniye önce.

Amına koyayım uzaydaki XY43 karadeliğinin Saylon galaksisini yutma anını mı tespit ediyorsunuz da aranızda böyle farklılıklar oluşuyor? Allah'ın New York'unda koskoca gökdelene uçak çarpıyor amına koyim, niye bu fark? Ve neden yine 17 saniye? Ne bok var bu 17'de? İlhan Mansız'ın Senegal'e gol attığı maçtaki forma numarası da 17'ydi ayrıca, bunun konumuzla uzaktan yakından en ufak bir alakası yok amına koyayım, aklıma geldi söyledim.

Bu 17 saniye farklılıklarının ve televizyonda patlama anından 17 saniye önce gerçekleşen "ses hataları"nın anlamı nedir biliyor musunuz? Arkanıza yaslanın ve iyi dinleyin,

Lamont-Doherty rasathanesi bir hata yapmadı, tespit ettikleri patlama zamanı gerçekti.

Bize televizyonlarda bu patlama anını, gerçektekinden tam 17 saniye sonra izlettirdiler.

Biz televizyon izleyicileri, patlama anını o gün Manhattan'da çıplak gözle İkiz Kuleler'i seyreden birisine göre 17 saniye sonra izledik.

Zira 11 Eylül 2001 tarihinde canlı yayın veren 5 ABD kanalı TEK merkezden kontrol edildi.

Yayınlarında, bu patlama anından 17 saniye önce duyduğumuz "bi-biip" veya "hırş" sinyalleri, kendi aralarındaki bir sinyaldi. Haberleşme mekanizmalarıydı.

Bu sinyal, patlamanın gerçekleştiğini ve bizlere önceden hazırlamış oldukları görüntüleri izlettirme vaktinin geldiğini belirtiyordu. Ve bizlere izlettirdikleri uçak (!!?) görüntüleri basit birer bilgisayar animasyonundan ibaretti.

Bu aynı merkezden yürütülen televizyon kanallarında "uçak" ne zaman görüldü peki? Yine dahiyane ve psikopatça bir Simon Shack tespitiyle karşı karşıyayız, adamı da ne övdüm amına koyayım, fakat hakediyor. Neyse buyrun, aynen kendisinden alıyorum:




Dekoderi çalışmayanlar için izah edeyim. İşte mucizevi bir şekilde televizyonlarda uçağın gözükme anları:

Patlama anından önce
17-16 saniye arası: CBS kanalı
15-7 saniye arası: NBC kanalı
6-4 saniye arası: CBS kanalı.
3-0 saniye arası: ABC kanalı (CNN de aynısını verdi)

Şimdi hesap makinelerinizi alın, sonra Güvender olasılık hesapları kitabına mı bakarsınız, Ahmet Buhan zihinden problemlere mi bakarsınız, yoksa sikindirik istatistik hocanızın anlattığı sikindirik istatistik notlarına mı bakarsınız ne yaparsınız orasını bilemem, bu bilgiler ışığında bana böyle "senkronize" bir canlı yayının tesadüfen verilme ihtimalinin yüzde kaç olduğunu bulun.

%0,00001 ?

Bakın bu Zeitgeist'tır, WeAreChange'dir, AE911Truth'tur, bunlar gibi "kontrollü ifşa" grupları, 11 Eylül'de medyanın böylesine şirketleşmiş bir halde insanları aldattıkları gerçeğini örtmekteler. Bu ve esas birazdan anlatacağım delillerin hepsinin farkındalar, fakat görmezden geliyorlar. Onlara da gelecez, onların da amına koyacaz, hepimize yetecek kadar kaynata var sakin olun beyler.

Propaganda ve göz boyama denen şey o kadar önemli ki, bu Simon Shack'in video'ları sadece 10 bin, 20 bin kere izlenmiş durumda ve adam bunları yıllardır anlatıyor. Fakat "11 Eylül'de Ufo görüldü" video'ları milyonlarca kez tıklanıyor. Her şeyi tesadüfe yoran, hayatındaki hiçbir şeyi anlamlı bir temele oturtamadığı halde bir anlamı varmış gibi yaşayan, ömründe patrondan azar işitmek ve sevgiliden ayrılmak dışında acı namına  hiçbir sikim yaşamamış olan, sonra gidip de o yaşadığı sikindirik ufak acılara ulvi anlamlar yükleyen, başından geçen sıradan olayları dünyanın en önemli ve sıradışı hadiseleriymiş gibi heyecanla anlatan, sıradanın önde bayrak flama taşıyanı olduğu halde kendini farklı gösterme çabasında olan, sorgulamayan, öküz gibi yaşayan, hayatı beton yığınları ve elektronik cihaz ekranları arasında sıkışıp kalmış, beyin nöronları küflenmiş sikilesi insan sürüsü sizi.

Lan bana bakın belanızı benden bulmayın.

Sizlere hala somut kanıtlar sunmadım, buraya kadar gördükleriniz Polyanna'lar tarafından "kamera hatası yea, tesadüf yea" şeklinde yorumlanabilir şeyler. Zira ben de bu kadarıyla ikna olmamıştım. Şimdi gelin benimle, sizlere ABC'nin canlı yayın kaydından bir kesit veriyorum.



Tam o anın link'i de bu.

O kulenin solundan akıp giden beyaz nesne var ya, o ne biliyor musunuz?

Kendisi 8.8 mil uzunluğundaki Verrazano Köprüsü'dür.

Evet, bildiğin köprü, uçuyor gidiyor canlı yayında.

Ve bu köprü yalnızca ABC yayınında değil, diğer kanalların yayınlarında da böyle arasıra hareket ediyor.

Kendince 2-3 salak, şu ana kadar size gösterdiklerimi "video hataları, çekim farklılıkları, normal böyle şeyler" gibi salak hikâyeler ve aptal izahlarla çürütmeye çalışmış durumdalar. Bu köprünün öyle canlı yayında sağdan sola hareket etmesi için ne demişler diye baktığımda, söyleyebildikleri tek şeyin şu olduğunu gördüm: "kameranın açısı değişiyor, o yüzden normal".

Allah belanızı versin.

Kamera hareketiyle arka plandaki köprünün öyle abartı bir şekilde kaymasının neden mümkün olamayacağını size izah ediyorum, farketmesi zor değil: Kamera, görüntüyü sola da alsa, sağa da alsa, köprü DURMAKSIZIN SOLA doğru kayıyor. Eğer kameranın hareketine bağlı bir şekilde hareket ediyor olsaydı o köprü, kamera hafif sola veya sağa döndüğünde köprünün de gidiş yönünün değişmesi gerekirdi. Fakat köprü sürekli ivmeli bir şekilde sola doğru hareket ediyor. E iyi de amına koyayım kamera hep aynı yönde hareket etmiyor ki. Kaldı ki kamera sağa-sola oynamasa bile, sadece zoom out yaptığında da köprünün sola doğru kaymaya devam ettiğini görüyorsunuz. Hatta bir ara ışınlanıyo falan o amına kodumun köprüsü.

Ya moruk, şu yaptığım izah bile o kadar gereksizdi ki... Bu köprü olayına kılıf uydurmaya çalışan insan kesinlikle ya art niyetlidir ya da "her şeyi ben bilirim" kafasındaki bir öküzdür. Olayın aslı ne biliyor musunuz?

İyi dinleyin beni.

Televizyonda bizlere izlettirilen Manhattan şehri, arka planı ve bütün binalar sadece 2 boyutlu grafiklerdi. Birazdan bu konuyu izah edecem. Manhattan şehrinin arka planındaki "layer" bir şekilde kayıyor, sıçıyorlar canlı yayında. ABC ekibi de bunu farkediyor, düzeltmek için görüntünün kontrastını açıp kapatıyorlar, ayarlarla oynuyorlar, bir boklar yapıyorlar yukarıda da izleyebileceğiniz üzere. Ve baktılar durumu kurtaramıyorlar, hemen görüntüyü değiştiyorlar. Şehir görüntüsünü kesip, derhal stüdyoda konuşan amcayı gösteriyorlar.

Hiç kimse kıvırmasın. Olay budur.

Peki niçin bu köprü gibi bariz hataları bile akıllarınca çürütmeye, bunların üstünü örtmeye çalışanlar var hiç düşündünüz mü? Tahmin edeceğiniz üzere internet, 11 Eylül olayı hakkında iğrenç komplo teorileri ve abuk subuk hikâyelerle dolu. Sahiden de 11 Eylül'le ilgili anlatılan çoğu hikâye "tıraş" ve ben size bu tür saçmalıkları anlatmayacam burada. Her neyse, bu tür sahiden saçma olan "komplo teorilerinin" yaygınlaşmasını, insanların resmi hikâyeye inanmadıklarından dolayı kendilerince bir izah getirmeye çalışmalarına bağlayabiliriz, hatta sığırların istediği olsun, bunun adına "paranoya" da diyebiliriz, eyvallah. Fakat 11 Eylül'le ilgili anlatılan, mantıklı veya mantıksız bütün hikâyelerin sadece "komplo teorisi" olduğunu savunan, hepsinin üstünü çizip atan, Bin Ladin ve onun müslüman terörist arkadaşlarının uçakları kaçırıp Amerika'yı vurduğunu savunan onlarca blog sayfası ve yüzlerce internet sitesi olduğunu söylesem size?

Bunu ne ile açıklayacaksınız? Bunların da birçoğu benim "ekşici" diye tabir ettiğim, "ben bilirim" kafasındaki öküz oğlu öküz zihniyetin ürünü olan masum siteler, ona da eyvallah. Kendilerince ahkâm kesen, "heey yok öyle şeyler, sakin olun şampiyonlar, kimse bizi kandırmıyor swh swh" kafasındaki andavalların sitesi birçoğu, hepsinin altında bir şey aramayın. Fakat aralarında öyle olmayanları da var desem? Kasıtlı olarak saçma teorilerin ortaya atıldığını ve sonra bu zaten saçma olan teorilerin çürütülüp "bakın yok öyle şeyler, 11 Eylül'de teröristler vurdu bizi " diye insanlara kakalanmaya çalışıldığını söylesem? Bu işler o kadar basit değil moruk.

Ve size şu ana kadar "medya" ile ilgili anlattığım hiçbir şey "teori" değildi, biz varolan televizyon kayıtlarını inceledik. Olabildiğince somut şeyler göstermeye çalışıyorum size.

Neyse devam ediyorum kaynatasının kulağını yaladıklarım.

Şu az önceki Verrazano köprüsü, İkiz Kuleler'in neresinde kalıyor? Google Maps'ten bakabilirsiniz, lakin en iyisi benzer açılardan fotoğraflar ile karşılaştırmak:

Soldaki görüntü ABC'nin dünyaya sattığı fabrikasyon Manhattan şehri görüntüsüdür, birçok kanalda da yayınlanmıştır o kayıt. Misal History Channel'da görüyorsunuz şu an. Sağdaki ise 11 Eylül öncesi çekilmiş GERÇEK Manhattan fotoğrafı. Köprünün gerçekteki konumunu idrak etmişsinizdir sanırım şu an.

Yani o açıdan köprünün gözükmesi bile zorken, köprü o kadar yakında beliriyor ve bildiğin hareket ediyor. İsterseniz o günki başka canlı yayınlarla karşılaştıralım, bakalım köprü neredeymiş?

Körpü görebilen? (Video link'i de bu.)

Neyin kafasını yaşıyorsunuz?

ABD kanalları şehri kısmen farklı açılardan gösteren 2 boyutlu şehir animasyonları hazırlamışlardır. Bu animasyonların hiçbirinde BİNALARIN olduğu sokaklarda hareketlilik yoktur. En ufak bir insan, araba vs hareketi dahi yoktur. Alın 2,5 saatlik CNN kaydını seyredin, sokaklarda ve binaların olduğu zeminde en ufak bir hareketlilik gören çıksın karşıma. Ben kafayı sıyırıyodum moruk, saatlerce taradım hepsini, alayı tıraş.

Gerçekçilik katmak için arka plana hareketli animasyonlar koymuşlar, şu yukarıda verdiğim NBC versiyonunda arkadaki gemiler hareket halindedir mesela. Fakat bazen sıçıp köprüyü de hareket ettirebiliyorlar işte, canlı yayın, olur öyle şeyler. He bir de gerçekçilik katmak adına uçan helikopterler veya uçan kuşlar falan serpiştirmişler ki dur aklıma gelmişken ondan da bir örnek vereyim, yine hiçbir kanalınki birbirini tutmuyor. Birinde uçan helikopter birinde ya hiç gözükmüyor, ya da Gümüşhane istikametine gidiyor vs vs.

Birazdan kaynak olarak kullanacağım video'lar; bu amatör video ve bu ABC canlı yayın kaydıdır. Amatör video'da açı dolayısıyla uçak gözükmüyor, o sebeple bu video'da herhangi bir rötuşa gerek duyulmadığını söyleyebilirim. Lütfen 20 saniyenizi ayırın ve aşağıdaki gif'i SONUNA KADAR seyredin, isteyen kendi başına kontrolünü link'ini verdiğim video'lardan da yapabilir.

Patlama anı ve sonraki 15 saniye:



ABC kamerası sizlere şehrin arka planını, denizi ve deniz kıyısındaki evleri bile gösterebilirken, oradan geçen helikopteri gösterememe şansı yoktur. Lütfen bunu piksel farkına falan bağlamayın veya sikindirik terimsel ifadelerle kılıf uydurmaya da çalışmayın. ABC'de bu helikopterin gözükmemesinin tek nedeni, ABC'nin 11 Eylül'de sizlere canlı yayın diye izlettirdiği şeyin önceden hazırlanmış bir bilgisayar animasyonu olmasıdır.

Yaa.

Hala mı cesaret edemiyorsun gördüklerini kabul etmeye? Bu NBC canlı yayını ile uçağın gözükmediği bu amatör çekimi de kendin karşılaştır o halde.

CNN'den ve FOX'tan bahsetmiyorum bile, onlarda da yok bu helikopter. Birkaç tanesinde de var ama ehehe. İşin komikliği de burada ya zaten, bir kanalın yapmış olduğu değişikliği, diğer kanal yapmaya gerek duymuyor çoğu zaman. Ve sadece bu helikopter mevzusu da değil olay. Birinde bembeyaz olan uçak, diğerlerinde güneşin tepede olduğu Manhattan sabahında simsiyah gölge şeklinde çıkıyor karşımıza.

Sevgili CIA, eğer bir tezgâh kuracaksanız bütün video'ları birbirlerine senkronlamalısınız, yoksa böyle sıçarsınız işte. Fakat siz de haklısınız, ne gerek var amına koyim, insanlar her türlü inanıyorlar zaten sizin yalanlarınıza.

Canlı yayında daha ne kadar sıçabileceklerini görmek istiyor musunuz?

CNN canlı yayınının tam bu anına bakalım şimdi.



Lütfen altyazıların olduğu kısımdaki şehir görüntüsünü iyice seyredin.

İzlemekte olduğunuz şey yalnızca kartpostalvari bir bilgisayar animasyonudur. 2 boyutlu bir şehir görüntüsüdür. Fakat kamera zoom out yaptığında hazırladıkları "hayali" şehir kompozisyonu bitiyor ve alttaki siyah ekran beliriyor. Masanın üzerine bir fotoğraf koyun, kamerayla o fotoğrafı video'ya kaydedin ve yavaşça zoom out yapın. CNN'in canlı yayında yaptığı şey bundan neredeyse farksızdı.

Size televizyonda "bu açıdan şehrin bu kadarını göstersek yeter" diye düşünen CNN ekibi, kamera zoom out yaptığında işte böyle sıçıyor.


O alttaki siyah ekran, o siyah ekranın hemen üzerindeki iğrenç baştan savma grafikler...


En az Playstation'daki Winning Eleven oyununun seyircileri kadar gerçekçi.


Oyun bitti.

11 Eylül 2001'e ait hiçbir gerçek canlı yayın kaydı televizyonlarda yayınlanmamıştır.

Hepsi, şirketleşmiş medyanın 6,5 milyar insana yedirdiği stüdyo yapımı montajlardır.

Peki dünyaya nasıl sattılar bu "uçak" hikayesini?

Televizyonda kuleye çarpan "uçağı" gördüğünü söyleyen ilk kişiler kimler biliyor musunuz? Canlı yayındaki ilk görgü tanıkları hepsi video'larıyla belgeli bir şekilde burada (50.000 kez tıklanmış), ben ekstradan izah edecem sadece, elektriği keşfetmeyecem.

İşte televizyonda "UÇAK GÖRDÜM" diyen ilk görgü tanıkları:

Sean Murtagh : CNN mali işler başkan yardımcısı
Mark Obenhaus : ABC üst düzey yapımcı
Owen Moogan : FOX üst düzey yapımcı
Sid Bedingfield : CNN başkan yardımcısı
Richard Davis : CNN standart haberler ve uygulamalar başkan yardımcısı
Rose Arce : CNN yapımcı
Jeanne Yurman : CNN muhabiri
Winston Mitchell : ABC / CNN yapımcı
Eric Shawn : FOX tv üst düzey muhabir
Jennifer Oberstein : Ritz - Carlton otelleri / NBC tur operatörü
Jane Derenowski : MSNBC yapımcı
Dr. Jay Adlersberg : ABC tıbbi muhabir (savaş muhabiri)
Elliot Walker : NBC haber yapımcısı
Theresa Renaud : CBS yapımcısı eşi
Marc D. Birnbach : FOX tv personeli

Hey maşallah, sanırsın tüm ABD televizyoncuları ilkokuldayken hava-gözlem koluydu, vay amına kodumun dünyasına bak sen hele. Hiç mi bir nalbur, bakkal, çakkal, zenci falan görmez bu amına koduğumun uçağını da onu bağlamazlar canlı yayına?

- Ne var ki yaa, bence gayet normal, tesadüf işte hepsi aptal salak paranoyak bebe salak ergen aptal pis.
- İsim neydi arkadaşım?
- Berk.
- Sen hiç götten sikiş yaptın mı Berk?

Sadece bir örnek veriyorum. Çarpan İLK uçağın (yani kimse tutup özellikle İkiz Kuleler'i seyretmezken, gayet sıradan bir günken) görgü tanığı Sean Murtagh (Cnn'de yetkili bir abi) uçağın cinsine kadar her şeyi söylüyor. Hem de henüz patlamadan dakikalar sonra, buyrun link. Kendisi diyor ki: "İki motorlu bir uçaktı, muhtemelen (boeing) 737. Büyük bir ticari yolcu uçağıydı". Daha sonra kendisine kulenin civarında enkaz olup olmadığı sorulduğunda ise diyor ki "ammm üzgünüm bulunduğum yer biraz uzak İkiz Kuleler'e". E be atın götü, demin çift motorlu boeing 737'sinden, neredeyse hostesin tangasının rengine kadar her boku görmüştün, şimdi mi aklına geldi uzakta olduğun?

Peki, daha sonra sıradan insanlar da bağlandı canlı yayına, şimdi onlar ne diyor ona bir bakalım. Bunun için teker teker uğraşıp ayrı video link'leri bulmaktansa (yaparım orası hiç sorun değil de, burada yapılmışı var) sizleri September Clues'un son bölümüne yönlendirecem, boş bir vaktinizde seyredin: buyrun link. Telefonla bağlanan BİRÇOK görgü tanığı "kesinlikle ufak bir uçaktı, daha önce hayatımda böyle bir uçak görmedim ben" diye açıklama yapıyor.

Bak ben tüm canlı yayın kayıtlarını seyrettim, yoldan çevirdikleri görgü tanıklarının çoğu "küçük uçak" derken, spikerler sürekli "hayır BÜYÜK bir uçaktı" (LARGE plane) şeklinde müdahalede bulunuyorlar.

Spikerlerden birinin "the mi(ssile)... the plane" diye bir gaf anı var ki hele, bildiğin komedi. Ve hatta ve hatta, 9/11 Komisyonu başkanının 2006 yılında ağzından kaçırdığı "FÜZE" lafını buvideo'dan kulaklarınızla duyabilirsiniz.

Bunlar öyle yanlışlıkla, dalgınlık anıyla, ağızdan öylesine çıkmış laflar değiller.

Hepsi haberdardı.

Hepsi.

Bütün medya değil tabi, olaydan habersiz spikerler, muhabirler de vardı doğal olarak. Fakat şu yukarıda ismi geçen ve birazdan göstereceğim "görgü tanıkları"nın hepsi de olaydan haberdardı. 11 Eylül planlanmış, kurmaca bir terör saldırısıydı.

İkiz Kuleler'e az mola verelim, Pentagon'a geçelim.

Bildiğiniz gibi Pentagon'da patlama sonrası oluşan yarığa, bir yolcu uçağının yol açması imkânsızdır. Bakın "neredeyse imkânsızdır" falan demiyorum, ben çok az şey için %100 netlikte konuşurum ve bu da onlardan biri. Pentagon'a çarpan şey kesinlikle ama kesinlikle bir yolcu uçağı olamaz, buyrun ve sağduyunuzu kullanarak bir yorum getirin:

Böyle bir şeye "yolcu uçağı" yol açmış olabilir mi?



Pentagon'a çarpan herhangi bir uçak görüntüsü bulunmamaktadır. Mart 2002 yılında FBI, buvideo'yu yayınlamıştır ve bunun dışında Pentagon'a ne çarptığını gördüğümüz hiçbir kayıt bulunmamaktadır. İşte FBI'ın dünyaya sunduğu o video:




Evet, ekrana sağdan giren şu şeyin bir yolcu uçağı olduğuna inanmazsanız, üzgünüm ama siz bir "komplo teorisyeni" veya "paranoyak"sınız.

Uçak.

Ulan ilkokulda bi iş eğitimi kitabımız vardı, oraya koskoca kamyon resmi koyup altına da "KAMYON" yazmışlardı. Tamam ilkokula gidiyoruz da sığır değiliz amına koyim diye isyan ederdim, şimdi onların yediği bokun aynısını ben de yapmış oldum. Vay amına kodumun dünyası, resmen clockwork orange.

Peki sizlere cevabını öğrenince "aa çok şaşırdım bak" diyeceğiniz bir soru sorayım. Pentagon'a bir "uçağın" çarptığını gözleriyle gördüğünü iddia eden ilk görgü tanıkları kimlerdi?

Pentagon'a çarpan uçağı gördüklerini iddia eden kişiler:
Mike WALTER - USA Today üst düzey muhabiri
Joel SUCHERMAN - Usatoday.com Editörü
Steve ANDERSON - Usa Today Yayın Yönetmeni
Fred GASKINS - Usa Today Ulusal Editörü

Ve bir "uçak" hikâyesi, koca dünyaya böyle satılır.

USA Today gazetesinden Mike WALTER bunun üzerine medyadaki arkadaşlarının yardımıyla (!) televizyonda bir açıklama, daha doğrusu sıçmanın üzerine sıvama seremonisi yapıyor (aşağıda özet geçecem). Link'ini verdiğim video'daki like/dislike oranının sebebi ise insanların artık BU KADARINA da inanmamış olmalarıdır.

Lütfen İngilizceniz varsa yaptığı o açıklamayı dinleyin. Söylediklerinin kısaltılmış şekli şunlardır, en ufak bir çarpıtma yapıyorsam da Mine Çayıroğlu gibi kaşlarım olsun (itiraf et o kadar İngilizce ismin üstüne Mine yazınca onu Mayn diye okudun di mi, keranacı seni ehehe):


"İnsanlar bana soruyor, 'hey bütün Usa Today ekibi Pentagon'da piknik mi yapıyordu? Nasıl hepiniz görgü tanığı olabildiniz?' diye. Arkadaşlar Usa Today, Pentagon'a 9 dakika uzaklıktadır, bu yüzden hepimiz gördük. He bir de Pentagon'daki patlama bölgesinin bir uçağın sığacağı büyüklükte olmadığını da soruyorsunuz. Bakın bir yolcu uçağı bir binaya çarptığında kanatları düşer. Kanatların binayı delip geçmesi çok komik olurdu değil mi?"

Evet sevgili Mike Walter, gerçekten de bir uçağın kanatları parçalanmadan bir binayı delip geçmesi çok komik olurdu.

Tıpkı,





11 Eylül 2001'de İkiz Kuleler'i bizlere izlettirdiğiniz gibi...

Teşekkürler Mike, şimdi de kameralarımızı CNN'den bir dram manzarasına çeviriyoruz.

Bu video'da CNN'den Jamie McIntyre 11 Eylül 2001 günü canlı yayında "Pentagon'a uçak çarptığına dair hiçbir delil yok. Ne büyük uçak parçaları, ne kanatlar, hiçbir şey yok." diyor.

Sanırım kendisi bunun üzerine azar yemiş olacak ki 2006 yılında şu yukarıdaki komik görüntüyü "uçağın çarptığına kesin bir delildir bu" diye açıklıyor. Bu kıvırma anının video link'i de burada, isteyen girsin baksın amına koyayım. Hatta ve hatta "komplo teorisyenleri"ne laf da sokuyor, baya baya "komplo teorisyeni" olmakla itham ediyor resmi hikâyeye inanmayanları, o kelimeyi kullanıyor evet (kardeşim demedi mi seni sikecem diye? o kelimeyi kullandı evet.)

Tüm televizyon kanalları, 3-5 farklı şehir animasyonunu aralarında paylaşarak ve kendilerince rötuşlayarak tekrar tekrar yayınladılar. Hepsi müthiş bir işbirliği içerisindeydi 11 Eylül 2001 günü. İşte hayattaki her şeyi tesadüfe veya insanların kişisel hırslarına bağlayan, dünyadaki şirketleşmiş siyonist ağı görmezden gelen amına kodumun beyinsiz ekşici zihniyeti, gerçeğin bir tokadı daha geliyor ananın amına, iyi dinle:

Yazının başlarında 7. Ticaret Merkezi'nden bahsetmiştim, hani şu hiç uçak çarpmadan yıkılan (veya yıkılması planlanan) bina.

7. Dünya Ticaret Merkezi'nin bir diğer adı da "Salomon Tower"'dır, zira bu binanın sahibi yahudi Larry Silverstein, binanın büyük bir kısmını Salomon Brothers adlı yine yahudi bir Wall Street bankasına kiralamıştır. Hz Süleyman'a atıf vardır bu banka ve bina isminde ki konumuz o değil. Salomon Tower saat 17:21'de yıkılmıştır.*

Şimdi BBC kanalının, ABD saatiyle 17:10'da yapmış olduğu canlı yayını sizlerle paylaşmak istiyorum. Birazdan ekleyeceğim video Türkçe altyazılıdır (powered by siz kaynatasızlar) ve MUHAKKAK 2 dakikanızı ayırıp seyrediyorsunuz şimdi:


Kardeş BBC dedin ama bu STV çıktı, her şeyi önceden biliyür.

Evet, duyduğunuz her şey gerçekti kaynatasızlar. BBC kanalı, 7. Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışını yaklaşık 15 dakika önce dünyaya duyurmuştur. Ha hiç kimse gelip "yaa orda bina yıkılmak üzere ya, işte ondan bahsediyorlar" demesin, bu öyle yoruma açık bir konu değil, her şey net. Bu video'yu da ben götümden uydurmadım ayrıca, orijinal kaydına aha bu link'ten ulaşabilirsiniz

Yetmedi mi? Hala mı Polyanna'cılık oynuyorsunuz? Gelin gelin, daha bitmedi, biter mi hiç?

Bu link'ten ABC kanalının saat 17:40'taki canlı yayın kaydına ulaşabilirsiniz (bakmanız şart değil gösterecem). Evet bu yayın bina yıkıldıktan sonrasına aittir, fakat burada mesele binanın yıkılması değil.

Mesele şu ki

İngiliz BBC kanalı ile...
Amerikan ABC kanalı...

Aynı kamera kaydını kullanmıştır. Hem de canlı yayında.

BBC ve ABC kanallarının gösterdikleri bu çekim, aynı konumdan ve hatta aynı bina penceresinden yapılmıştır. Bunu, görüntünün en sağındaki pencere çerçevesini baz alarak da farkedebilirsiniz, evet o sağdaki şerit pencere çerçevesi kaynatasız.




- Ne var ki bunda yaa, aynı odadan kardeş kardeş çekim yapmış olabilirler bencaaa.
- İsim neydi arkadaşım?
- Selin.
- Sen hiç antilop taşağı gördün mü Selin?

Siktir edin Selin görünümlü Kezban'ı, şimdi normal insan bakış açısıyla makul bir yorum getirelim mevzuya: BBC ve ABC kanalları aynı kamera kaydını kullanmışlardır. Zira dünyaya olay yerinden canlı yayın veren tüm televizyon kanalları tek bir merkezden kontrol edilmekteydi 11 Eylül 2001 günü. Ve BBC kanalından bizlere binanın yıkılışını 15 dakika önce duyuran hanım kızımız, belki de hiç orada bile değildi. Eşşek (2 ş ile) kadar 7. Ticaret Merkezi'nin orada olduğunu göre göre onun yıkıldığını anlatacak hali yok.

Muhtemelen kendisinin yaptığı şey...
Bundan farklı değildi.
Zam şampiyonu karpuz evet ehehe.

Herneyse kaynatasızlar, eğer sunucu karı gerçekten orada bulunduysa bile, bu yine ABC ve BBC kanallarının aynı kaydı kullanmış oldukları gerçeğini değiştirmez. 11 Eylül 2001 günü tüm ABD ve İngiliz medyası işbirliği halindeydi. Avrupa ve Asya kanallarına gönderdikleri görüntülerle kendi görüntüleri bile tutmuyor. Alın bir örnek:





Helikopterin Alman kanalında gözükmüyor oluşunu "piksel kalitesine" falan bağlıyorsanız, sağdaki kulenin tam üzerindeki duman görüntülerinin nasıl bu kadar farklı olabileceğini bana bir izah eder misiniz?

Bunların hepsi sikindirik bilgisayar animasyonlarıydı, rötuşlanmış stüdyo ürünleriydi. Ve bu sebeple birçoğu birbiriyle tutarsızdı.

Kaynatasızlar, canlı yayınların kurgu olduğu konusunda size daha bunlar gibi onlaca şey gösteririm. Fakat gerek yok, anlayana sivrisinek saz hesabı. Artık yavaş yavaş aklınızdaki diğer sorulara geçiyorum.

Peki ya televizyonda yayınlanan amatör kayıtlar? Başkaları da çekmişti hani bir sürü video?

Evet, televizyonda 11 Eylül'de ve birkaç gün sonrasında sıradan insanlara ait 36 adet amatör kayıt yayınlandı. Bu "amatör" kayıtlar hangi "sıradan" insanlara ait öğrenmek ister misiniz?

Şimdi TV'de yayınlanan bazı amatör video'ların linklerini ve kim olduklarına dair şirket link'lerini veriyorum altlarına teker teker, ben adamı belgelerle sikerim.

Perde açılsın oyun başlasın, filmin adı: Sığır tesadüfleri sever.

Bu kaydı çeken kişi Scott Myers'tir.  Kendisi hem ABC kanalının hem de Amerikan Donanmasının video/software mühendisidir. Video'su bu..
Bu "amatör" kaydı çeken kişi Naka Nathaniel'dir ve kendisi New York Times'ın multimedya uzmanıdır. Video'su da aha bu.
Bu, uçağı olduğu gibi yutan kuleye sahip komik video'yu çeken kişi Luc Courchesne'dir ve kendisi Teknolojik Sanat Topluluğu'nun başkanıdır. Video'su bu. Sanat toplum içindir kanka.

Çeken "amatör"ün ismi Devin Clark. Kendisi MTV'nin animasyon ve grafik uzmanıdır. Video'subu.
Uçak yutan kule yine bizlerle, çeken "amatör" kişi Jennifer Spell'dir, kendisine ait IMDB sayfası dahi vardır (diğer birçokları gibi). Zira kendisi yapımcı ve yönetmendir. Video'su bu.
Biraz da fotoğraflara bakalım, hani şu "amatör" fotoğraflara. Bu fotoğrafı çeken Kelly Guenther'dir ve kendisi Pulitzer ödüllü bir fotoğrafçıdır. (espri yapmıyorum valla)
Bu fotoğrafın sahibi Sean Adair'dir. Kendisi "Adair Productions" adlı film ve video şirketinin editörüdür.
Uçağa bak gökten iniyor hey maşallah, bu fotoğrafın sahibi de Kathy Cacicedo isimli yapımcı, yönetmen, grafik editörüdür.

Daha devam edeyim mi?

Tükendiğimden değil, hamallık yapmak istemediğimden bu kadar örnek yeterli. Olay o kadar komik bir boyutta ki artık, ben size yöntemi söyleyeyim, geri kalan 30 kişiyi de kendiniz bulun.

http://www.911conspiracy.tv/2nd_hit.html adresinde televizyonda yayınlanan tüm 2. uçağın çarpma video'ları mevcut, http://www.911conspiracy.tv/2nd_hit_photos.html bu adreste de yayınlanan fotoğraflar var. Hepsini çeken kişilerin isimleri de yazıyor. Rastgele bir video veya fotoğraf seçin ve o video'yu çeken kişinin 3d uzmanı, görsel efekt uzmanı, yönetmen vs çıkma ihtimali üzerine iddiaya girelim? Veya eğer tanınmamış birisiyse, bu sefer "hayali" biri olma ihtimali üzerine de bahse girebiliriz o fotoğrafı çeken kişinin?

Bu ve daha saymadığım, yukarıdaki link'lerde mevcut olan TV'de yayınlanmış hiçbir "amatör" kayıt; sade vatandaşlara ait değildir. Hiçbiri.

Ey günde 500 tane fotoğraf çektirdiği halde güzel çıktığı tek fotoğrafını 1 sene boyunca Facebook'ta profil fotoğrafı olarak kullanan, kaşlarını 1 ay aldırmasa ortalıkta Özcan Deniz'in ünlü olmadan önceki hali gibi dolaşacak olan, gudubet suratlı meymenetsiz tıyniyetsiz Kezban, sorarım sana neden koskoca New York'ta bi tane bakkal, nalbur, zenci falan video çekmez de onlara ait video'lar televizyonlarda yayınlanmaz? Neden ha neden? Sus cevap verme ağzına bacağımı sokarım senin.

Bu, dünyaya "amatör çekim" diye kakalanan video'ların nasıl kurmaca olduklarının detaylı grafiksel analizi September Clues belgeselinde teker teker anlatılıyor, işin o kısmı beni aşar kaynatasızlar, anlamam grafikten zarttan zurttan. Fakat sizlere sadece "kabak gibi" aşikâr birkaç örnek verecem.

9/11 Hotel diye bir belgesel var, bu belgeselde Marriot Oteli'nde kalan "çok korktuk ühühü" diyen görgü tanığı amcalar ve karılar var.  Tırı vırı yani, resmi hikâye üzerinden demagoji yapan onlarca sözüm ona belgeselden birisi. Eğer bu belgeselin tam şu kısmını bir 10 saniye kadar seyrederseniz, yukarıda görmüş olduğunuz fotoğrafı Christine'in kızının çektiğini söyleyecekler. Christine de belgeselde konuşturdukları karı işte, onun kızı çekmiş bu fotoğrafı.
Bu fotoğraf ise televizyon ve gazetelerde sıkça gösterilmiştir, çeken fotoğrafçı Rob Howard'dır.




Aynı açıdan ve neredeyse aynı anda farklı 2 kişinin aynı fotoğrafı çekme olasılığı?

11 Eylül 2001 dünyaya satılmış büyük bir yalandır. Televizyonda yayınlanan hiçbir canlı yayın veya hiçbir amatör kayıt gerçek değildir, hepsi stüdyo ürünüdür. 11 Eylül 2001 günü Dünya Ticaret Merkezi'ne ne olduğunu bizlere gösteren bir video kaydı veya fotoğraf bulunmamaktadır. He tabi ki İkiz Kuleler yerle bir edilmiştir, o kulelere bir şey çarpmış, patlamalar yaşanmış ve ikisi de yıkılmıştır. İşin bu kısmını da gizleyecek halleri yok, fakat yazının devamında aslında ne yaşandığını ve yaşanmadığını beraber çözecez.

Bu fotoğraf Wolfgang Staehle'a aittir.
Bu, National Geographic fotoğrafçısı Robert Clark'a ait fotoğraf.
Bu ise Tina Cart'a ait video kaydıdır, az öncekilerin zoom yapılmış, siyah bir uçak animasyonu eklenmiş halinden fazlası değildir.

Durumu tam anlamadınız galiba?




Bunu izah edebilecek tek bir kelime var: Soytarılık.

Aynı simülasyon üzerinde tasarlanmış uyduruk fotoğraflar ve video'lar, başka başka insanlara aitmiş gibi gösterildi. "Bakın onlarca fotoğraf ve video var heeey" neey amına soktuğum neey?

Sizden bir şey yapmanızı rica edecem, lütfen yapın bunu kaynatasıyla seviştiklerim. Üşenmeden hepsine ayrı ayrı orijinal kaynağından video link'idir, resimdir, her bokunu koyuyoruz, 1 dakika üşenmeden şu dediğimi yapacaksınız o halde.

4 farklı video link'i verecem ve bilgisayarınızın sesini açmanızı rica edecem, bi de hazır ayağa kalkmışken bi bardak su getirin olum lan.

Bu az önce göstermiş olduğum Tina Cart'a ait videoyu 00:06'dan itibaren bir 10 saniye kadar seyredin ve "oh my goood" böğürmesini aklınızda tutun. "Oh my god, oh my god, jesus fucking christ" diye dellenecek karı. Tam o anın link'i: Buyur kaynatasız.

Bu da National Geographic'in Ağustos 2005'te yayınladığı "Inside 9/11" belgeselinde yayınlanmış bir görüntü, yine bizim karının böğürmesini duyacaksınız. Tam o anın link'ini veriyorum ve 10 saniye kadarını seyret lütfen.

Normalde bizim karı "oh my god, jesus fucking christ" şeklinde bağırıyordu. Fakat ne hikmetse National Geographic belgeselinde aynı kadın, aynı anda "oh my god, THEY DID IT ON PURPOSE" diye bağırıyor.

Bak hele şu amına koduğumun dünyasına sen.
 
Bu da TV'de yayınlanan bir amatör kayıt, 7:07 - 7:10'u dikkatle dinleyin ve arka fondan kısık sesle gelen bağrışmalara odaklanın. Kamerayı tutan kadın "oh my WORD" diyor evet fakat ondan hemen önce ARKA FONDA bizim deminki karının "oh my goood" böğürmesine tanık olacaksınız: Buyur kaynatasız.

Ve bu da aynı video'nun TV'de yayınlanmamış hali, 0:32 - 0:35 arasında kamerayı tutan kadın "oh my WORD" demeden önce arkadan bizim meşhur "oh my gooood" çığlığını duymamız gerekiyordu ya, işte burada o çığlık yok, derin bir sessizlik hakim: Buyur kaynatasız.

Evet, sırf şu son 2 videodaki seslerin alakasızlığı bile televizyonun tüm video'ları yayınlamadan önce montajladığının ufak bir ispatıdır. Fakat aynı çığlığın başka video'larda olması da ayrı bir komedi unsurudur. September Clues'ta bu çığlığın farklı video'larda kullanıldığı gösteriliyor, ben Sept. Clues'da gösterilen video'yu ararken yanlışlıkla bu üsttekileri buldum amına koyim ehehe. Yani sırf şu aynı kadına ait ses bile birçok video'ya montajlanmış durumda. Hepsi stüdyo işi.

Evet, şahit olduğunuz ve görmekte olduğunuz gerçekleri kabul edebilirsiniz. Korkmayın, ilk başlarda biraz insanın canı sıkılıyor fakat sonra alışıyorsunuz. Malesef birçok insan, bu pislik tezgahın bir parçasıydı 11 Eylül ve sonrasında. Onlarca video kurgulandı, ses kayıtları önceden hazırdı, hepsi çekilen görüntülerin üzerine eklendi, görüntüler rötuşlandı, uçak animasyonları eklendi ve dünyaya satıldı. Kimisi 11 Eylül gecesi ve hemen sonrasında haber kanallarında, kimisi ise National Geographic örneğindeki gibi yıllar sonra piyasaya sürüldü.

True story.

Peki bir tane bile senin benim gibi normal bir insan evladı bu çarpma anını çekemedi mi? Sonra bunu internet'te paylaşmadı mı?

Bunlar geçiyor di mi aklından?

O gün sadece Manhattan'da değil, bütün New York'ta dijital cihazların çalışmasını önlediler. Fakat yine de, o anı gerçekten çekebilen insanlar vardı. Bakalım bu insanların kaydettikleri görüntüler internet'te nasıl yayınlanmış;

Bob and Bri diye bir video kaydı var internet'te, bu Bob ve Bri'nin izlenme sayısı 20 milyonu aşkın ve 20 dakikalık bir video kaydı vardı Youtube'ta daha birkaç ay öncesine kadar, fakat şu an o uzun halini bulamadım (muhtemelen kaldırmışlardır). Bob ve Bri'nin uçağın çarpma anını nasıl kaydettiklerine bir bakalım şimdi, burada kısa hali mevcut, lütfen ilk 5 saniyesini seyredin. Evet sadece ilk 5 saniyesi...




Bizimkiler yanmakta olan ilk kuleyi çekiyorlar ve tam ikinci kuleye çarpacak olan uçağın gelişini görmemiz gerekirken o 5-10 saniyelik kısım video'dan kesiliyor, sadece patlama sonrası oluşan alevleri görebiliyoruz. Internet'e işte bu şekilde sürülüyor "gerçek" video'lar.

Bob ve Bri, o 20 milyon kez seyredilmiş video'larının başına bir açıklama yazısı koymuştu. Bu kaydı 2006 yılında internet'e koymaya karar verdiklerini ve kendilerine "yardımcı" olan bir kuruluşa teşekkür ettiklerini belirtiyorlardı.

Yaa, bu işler böyle. İzin verirler mi kendi başlarına o video'yu internet'e koymalarına?

Tek kesilen video da bu değil, al bak başka "gerçek" bir amatör kayıt video.





Yetmedi mi? Al ulan al, bunu da al.




Sorarlar adama "uçak" görüntüleri bu video'lardan neden kesilip atılmış diye?

İşte gerçek amatörler tarafından alınan kayıtların başına bunlar geliyor. Piyasaya ancak yıllar sonra sürülüyorlar, o da "uçağın" gözüktüğü kısımlar kesildikten sonra...

Bu video'ların hepsinde, kamera gayet ikinci kuleye çarpan şeyi saniye saniye çekiyor, fakat NIST ve FBI, kuleye çarpan şeyin ne olduğunu bizlere göstermeden piyasaya sürüyor bu video'ları.

Bunun gibi çok video var, fakat ben yine size işin yöntemini öğreteyim ve hamallık etmeyeyim. Bu link'te http://www.911conspiracy.tv/2nd_hit_missed.html 2. uçağın gözükmediği tüm video kayıtları mevcut. Bunlardan bazıları açı sebebiyle zaten uçağı kaydedemiyorlar, onlarda sıkıntı yok fakat bazıları da az evvelkiler gibi kesilip biçiliyor.

 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı! Copyright ©2012 Tüm hakları saklıdır  
  Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol